Translate

28 Aralık 2007 Cuma

MorEl Etkinlikleri

Düş Gezginleri
Film Gösterimi*

Hep beraber Atıf Yılmaz'ın başyapıtı "Düş Gezginleri" filmini izliyor sonrasında sohbet ediyoruz, etkinliğe herkes davetlidir!

Sohbet konusu:

Ötekinin Ötekisi: Biseksüellik
Hem eşcinseller bifobik hem de karşıcinseller, peki neden?
Biseksüellik nedir, ne değildir?
Gösterimin ardından film üzerine sohbet ederken önyargılarımızı da konuşuyoruz…

Ne zaman:
6 Ocak 2008 - Pazar

Saat Kaçta:
18:00


Etkinliğe katılmak istiyorsanız bize ulaşın:



*Düş Gezginleri (1992)

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Türü: Drama
Oyuncular: Lale Mansur, Deniz Türkali, Meral Oğuz,
Nilüfer Aydan, Yaman Okay, Serma Çeyrekbaşı, Selçuk Özer
Süre: 110'

1994'de Torino Gay ve Lezbiyen Film Festivali' ne katılan ''Düş Gezginleri'' uluslararası bir ''Eşcinsel film şenliği'' ne katılan, ilk Türk filmi olma özelliğine sahip.

1992 yılı yapımı, Atıf Yılmaz' ın yönettiği filmde; Lale Mansur ve Meral Oğuz başrolü paylaşıyor.

Doksanlı yılların en çok ses getiren filmlerinden. Osman Çallı' nın aynı adlı romanından, Atıf Yılmaz' ın senaryolaştırdığı filmde; farklı sosyo- ekonomik koşullarda yaşayan iki kadının, kesişen yolları anlatılır.

Topluma göre aykırı kabul edilen kadın eşcinselliği; iki kadının ilişki yaşadığı süreç içinde gelişim gösterir. Cinsel kimlik içinde, sorgulamanın hangi yöne doğru ilerlemesinin bilinmediği; kararsızlığın insan hayatına etkisi açık bir şekilde gözler önüne serilir.

Filmde: Kocasından ayrılmış dul bir kadın doktorla, bir genelev sermayesinin dostlukla başlayıp; aşka dönüşen ilişkisi anlatılır.

"Bir kasabaya gelen Doktor Nilgün, hayat kadınlarının sağlık kontrolünü yaptığı bir genelevde; yıllardır karşılaşmadığı yeni adı Anjelik olan, çocukluk arkadaşı Havva ile karşılaşır. İki eski arkadaş, sık sık görüşmeye başlarlar. İki kadının bu birlikteliği, tutucu kasaba çevresinde dedikodulara yol açar.

Dostlukları yavaş yavaş tutkuya dönüşen iki kadın; çevre baskısından uzaklaşmak için, birlikte İstanbul' a giderler. Burada ilişkileri gelişir ve yoğunlaşır. Taşrada birbirine bağlanan, birbirine destek olan ve sığınan iki kadın; büyük şehrin ikiyüzlü yaşamı, sorunlu hayat meseleleri karşısında boğulurlar. Kıskançlıklar, ihanetler, ayrılıklar içinde; tutku ve acı dolu bir ilişki yaşamaya başlarlar."

Sadece lezbiyenliği anlatan bir film değil, "Düş Gezginleri". Eşcinsel bir aşkın merkezinde, insanı sorguluyor. Atıf Yılmaz; bilhassa da kadını.

Kadının toplum içinde nasıl yaşaması gerektiğini.
Yaşamaya çalışırken, karşılaştıkları zorlukları.
Cinselliğine ait yükü taşıyamamanın, eziyet dolu sıkıntısını.

Boşanmışlığın, kadın üzerindeki baskısını. Taşrada kadın olmakla, şehirde kadın olmanın farklılıklarını. Kendi seksüel isteklerininin farkında olamadığının, karmaşasını...

Bütün bu meselelerin cevaplarını aramaya çalışırken; karşımıza çıkanlar; kayıtsızlık, gevşeklik ve sinsi düşüncelerin eksenindeki insanlardır. Namusluluk anlayışı altında, her türlü namussuzluğu yapan ve gizlilik içinde olmaya çalışan zihniyetler; ikiyüzlü keyiflerle birlikte, mutlu mutlu yaşarlar. Kurallarına göre oyunların oynandığı ve uyanların kazandığı, sahte bir cennet yaşantısı serilir gözler önüne. Her türlü ilişki, çıkarlara göre şekillenir. Bir yerden kurtulmaya çalışılırken, başka bir ağın içine düşmek kaçınılmaz son haline gelir.

"Düş Gezginleri" çeşitli yarışmalarda ödüller kazanan, anlatmak istedikleriyle başarılı olan bir çalışma. Sadece iki kadının sevişme sahnesi süresine indirilemeyecek kadar, derin bir bakış açısı var filmde.

Günümüzde, hala kadın sorunlarıyla boğuşan insan nesli; sanat dallarını kullanarak, bu sorunlarını aşma endişesini yaşamaya devam ediyor.
Sıra beyinlerde!

21 Aralık 2007 Cuma

İzmir Travesti ve Transeksüel İnsiyatifi'nden Basın Açıklamasına Çağrı!

6 Aralık'ta İzmir'de "dur" uyarısına uymadığı iddia edilen otomobilde polis tarafından silahla yaralanma olayı ile ilgili olarak İzmir Travesti ve Transeksüel İnsiyatifi 26 Aralık günü İzmir'de yapacakları basın açıklamasına insan haklarına duyarlı herkesi ve her sivil toplum örgütünü davet ediyor. Çağrı metni şöyle;

Biz İzmirli travesti ve transeksüeller, yıllarca, kamusal ve özel alanda, psikolojik ve fiziksel şiddete, polis tarafından kötü muameleye, işkenceye, sözlü hakarete maruz kaldık, örgütlenemedik, sesimizi kimseye duyuramadık. 6 Aralık’ta bir arkadaşımızın, karşı koymamasına rağmen polis tarafından silahla vurulması artık bizler için son damla oldu. Bizlere yapılan eziyetleri, bütün İzmir’in ve Türkiye’nin duymasını istiyoruz. 26 Aralık Çarşamba günü, saat 16.00 da Alsancak’taki, Konak Kültür Merkezi önünde (Kıbrıs Şehitleri Caddesi) , insan haklarına duyarlı herkesi ve her sivil toplum örgütünü, bizlere destek olmaya davet ediyoruz.

İzmir Travesti ve Transeksüel İnsiyatifi

10 Aralık 2007 Pazartesi

Eskişehir’den ‘‘Herkes Farklı, Herkes Eşit’’ Sesi Yükseldi!

MorEl’in 59. İnsan Hakları Günü nedeniyle düzenlediği etkinlikler bugün sona erdi.

9 Aralık Pazar günü Adımlar Kitabevi’nde Pembe Hayat LGBTT Derneği Tiyatrosunun ‘‘Pembe/Gri’’ adlı oyununun videosu ve insan hakları temalı ‘‘Uğur Kaymazlar Hakkında’’ kısa filmi izlendi. Gösterimlerin ardından Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nden Buse Kılıçkaya, Kaos GL derneği’nden Umut Güner ve Semih Varol’la LGBTT bireylerin maruz kaldıkları insan hakları ihlalleri üzerinden ayrımcılıkla nasıl mücadele edileceği ve örgütlenmenin gerekliliği hakkında bir söyleşi gerçekleştirildi.

10 Aralık Pazartesi günü Anadolu Üniversitesi’nde ‘‘Her Rengiyle İnsan Hakları’’ Paneli, Eskişehir Barosu Çocuk Hakları İzleme Komisyonu Başkanı Avukat Mürüvvet BEYAZ, Eskişehir Barosu Kadın Hakları İzleme Komisyonu Genel Sekreteri Avukat Heval YILDIZ, Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Hatice YEŞİLDAL, Uluslararası Af Örgütü LGBT Koordinatörü Umut GÜNER ve İnsan Hakları Derneği Eskişehir Temsilcisi Nurettin ALDEMİR’in katılımıyla gerçekleştirildi.

İlk olarak Avukat Mürüvvet BEYAZ’ın genel olarak uluslararası mevzuatta çocuk haklarının bugünkü durumu ve şuça itilmiş çocuklarla gerçekleştirdikleri uygulamalar hakkında bilgi vermesiyle başlayan panel, Avukat Heval YILDIZ’ın kadınların mücadelesiyle başarı ve başarısızlıkla sonuçlanan anayasal değişiklikler hakkında bilgiler vermesiyle devam etti. Yard. Doç. Dr. Hatice YEŞİLDAL, Birleşmiş Milletler(BM)'in Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi(CEDAW) hakkında panel katılımcılarını bilgilendirirken bugüne kadar hazırlanan gölge raporlarla kadınların hükümetler üzerinde baskı mekanizmaları kurabildiğini ve bu yolla önemli kazanımlar elde edildiğini belirtti.

Umut Güner ise sözlerine başlarken tıpkı çocuk haklarında ve kadın haklarında olduğu gibi eşcinsel hakları konusunda da bir sözleşme üzerinden konuşmaya başlamış olmayı arzu ettiğini ancak BM veya benzeri bir yapılanmanın bugüne kadar eşcinsellerin hakları için hazırladığı herhangi sözleşme, bildiri v.b bir uygulamanın olmadığını dile getirdi. BM'nin yayınlamaya çalıştığı bir bildirinin ise yıllardır çeşitli uluslararası politik kaygılarla kabul edilemediğini belirtti. Hakların bir bütün olarak algılanması gerektiğini belirten Güner, eşcinsel hakları denildiğinde en temel hak ve özgürlüklerle birlikte kadın, çocuk, engelli eşcinsellerin haklarının da bir bütün dahilinde tüm bu haklarla birlikte değerlendirilmesi gerekliliğinin altını çizdi.

Son olarak söz alan Nurettin ALDEMİR ise genel hatlarıyla insan haklarından, Türkiye’de insan hakları alanında çalışan örgütlerden bahsederek temel hak ve özgürlüklerin toplumun her kesimi için geçerli olması gerektiğini vurguladı ve etnik, dinsel, cinsel ayrımcılıklarla ilgili örnekler vererek konuşmasını tamamladı. Yaklaşık 2 saat süren panel, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

Ayrımcılığa, İnsan Hakları İhlallerine SON!

Basına ve Kamuoyuna;

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca kabulünün 59. yıldönümü olan bu gün, yüzyıllar boyunca süren bir mücadelenin sonucunda, insanların doğuştan ve eşit bir biçimde sahip oldukları hakları ifade eden uluslararası bir belgenin kabul edilişinin kutlandığı, insanlık tarihinin önemli bir kilometre taşıdır.

Birleşmiş Milletler Kurucu Antlaşması’nda önemli bir yer tutan insan hakları, 10 Aralık 1948 tarihinde “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” ile özel bir düzenlemeye konu olmuştur. BM Genel Kurulu’nun kabul ettiği Beyanname, ülkemiz tarafından da 6 Nisan 1949’da onaylanmıştır. Bu düzenlemenin, insan haklarının güvence altına alınması, geliştirilmesi, bu konuda tüm dünyada insanların bilgilendirilmesi ve insan hakları bilincinin yaygınlaştırılması açısından anlam ve öneminin dünya kamuoyunca paylaşılması amacıyla, 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, tüm dünya devletleri tarafından ortak değerler olarak kabul edilen insan hakları ilkelerini yansıtmaktadır. Beyanname, tüm insanların hiçbir ayrım gözetilmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olduğunu ilan etmektedir. Buna göre herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka bir görüş, doğuş, tabiiyet, servet ya da benzeri başka bir statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin bu beyannamede ileri sürülen tüm hak ve özgürlüklerden eşit bir şekilde istifade eder.


Bir kişinin cinsel yöneliminin ve cinsiyet kimliğinin farklılığı nedeniyle olağandan farklı bir muameleye tabi tutulması anlamında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayırımcılığı Türkiye hukukunda, bu alanda etkinlik gösteren örgütler olarak konuyu gündeme getirmemiz üzerine son birkaç yıldır tartışılmaya başlanmıştır. Tartışmanın taraflarını, eşcinsel haklarını savunan örgütler, dar bir akademik çevre ve eşcinsel hareketin gelişimine paralel olarak ortaya çıkan yargılamalar nedeniyle yargı organları oluşturmaktadır. Yasama organı, yürütme organı, sendikalar ve diğer demokratik kitle örgütleri, ısrarla tartışmanın tarafı olmaktan kaçınmaktadırlar.

1982 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında, eşcinsellik veya cinsel yönelim konusunda olumlu ya da olumsuz bir düzenleme bulunmamaktadır. Eşitliğe ilişkin genel düzenleyici hüküm 10. maddede düzenlenmiştir. Anayasanın Kanun Önünde Eşitlik başlıklı 10. Maddesine göre:

“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”

Madde metnine bakıldığında, “dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep” gibi ayırımcılık sebeplerine açıkça yer verildiği halde “cinsel yönelim” ve ‘’cinsiyet kimliği’’ olgusuna yer verilmemektedir. Ancak madde metninde belirtilen “…ve benzeri sebeplerle” ibaresi geniş yorumlanarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayırımcılığı da bu madde kapsamında değerlendirilebilmesi gerekirken bugüne kadar bu madde eşcinsellerin maruz kaldıkları ayrımcılıklar için hiçbir zaman uygulanmamıştır.

22 Mart 2007 seçimlerinden sonra hükümet tarafından gündeme getirilen ve kamuoyunda değişik kesimlerce tartışılan “Yeni Anayasa” sürecinde, lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel (LGBTT) örgütleri olarak ‘‘biz de varız!’’ diyerek ülke düzeyinde LGBTT hakları hareketinin etkisini artırmak ve LGBTT örgütleri olarak birlikte hareket edebilmek amacıyla, Anayasa LGBTT Komisyonu’nu oluşturduk. Anayasa LGBTT Komisyonu olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tüm vatandaşların haklarını koruyan ve tüm ayrımcılıkları önleyici maddeleri içerecek şekilde Anayasa’nın “kanunlar önünde eşitlik”i düzenleyen 10. maddesine “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ibarelerinin eklenmesini talep ettik; ancak hükümetin cevabının olumsuz olduğu, Hürriyet Gazetesi’nden Bülent Sarıoğlu’nun 20 Ekim 2007 tarihli haberinden anlaşılmaktadır. Hükümeti temsilen Anayasa Komisyonu üyesi sıfatıyla Dengir Mir Fırat ve Burhan Kuzu’nun verdiği beyanlar, önümüzdeki “yüz yıl” içerisinde bir değişiklik olmayacağı izlenimini vermektedir. Dengir Mir Fırat, gazeteye verdiği demeçte;

“21. yüzyılın anayasasında biraz zor, belki 22. yüzyılda olur. Biz, üçüncü kuşak haklar dediğimiz çevre gibi konulara taslakta yer verdik. Ama bu dördüncü kuşak özgürlüklere giriyor. Böyle bir özgürlüğü düşünmedik, zannetmiyorum kabul görsün. AB Anayasası da daha yok zaten. Avrupa’da da bunda bir mutabakat sağlanmadı. Toplumun bunları daha çok tartışması lazım”
diyerek hükümetin yaklaşımını özetlemiştir.

Bugün Dünya İnsan Hakları Günü’nde de LGBTT bireylerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı nedeniyle işlerinden çıkartılmaları, özel ve kamusal alanda psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmaları, sosyal alandan tamamen dışlanmaları ve en temel hak olan yaşama hakkına yönelik saldırılara maruz kalmaları devam etmektedir.

Bu nedenlerle, LGBTT bireylerin daha fazla insan hakları ihlallerine maruz kalmamaları için hükümet tarafından gerekli her türlü adım atılmalıdır! Hazırlanacak yeni anayasanın ayrımcılığı tanımlayan 10. maddesine “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ibareleri eklenmelidir!

Anayasa LGBTT Komisyonu*

Anayasa LGBTT Komisyonu Sekretaryası

Ankara
Kaos GL Derneği

İstanbul
Lambdaistanbul LGBTT Derneği


*Anayasa LGBTT Komisyonu
Antalya Gökkuşağı Eşcinsel Oluşumu
Kaos GL Derneği
Kaos GL İzmir
KAOSİST Eşcinsel Sivil Toplum Girişimi
Lambdaistanbul LGBTT Derneği
MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu
Pembe Hayat LGBTT Derneği

7 Aralık 2007 Cuma

9-10 Aralık MorEl Etkinlikleri!


9 Aralık 2007/Pazar/19:00
Adımlar Kitabevi'nde
Kısa Film Seçkisi Gösterimi&Söyleşi


10 Aralık 2007/Pazartesi/12:00-14:00
Anadolu Üniversitesi'nde
''Her Rengiyle İnsan Hakları'' Paneli

......

9 Aralık 2007
Kısa Film Seçkisi Gösterimi&Söyleşi


Konuklar:
Buse Kılıçkaya- Pembe Hayat LGBTT Derneği
Semih Varol- Kaos GL Derneği
Umut Güner- Kaos GL Derneği


Hep beraber LGBTT temalı kısa filmleri izliyor sonrasında konuklarımızla keyifli bir söyleşi gerçekleştiriyoruz, etkinliğe herkes davetlidir!

Ne zaman:
9 Aralık 2007 - Pazar

Saat Kaçta:
19:00

Nerede:
Adımlar Kitabevi
Doktorlar Caddesi. Akbank aralığı


Etkinliğe katılmak için bize ulaşın:
morel.eskisehir@gmail.com

-------

10 Aralık 2007
''Her Rengiyle İnsan Hakları'' Paneli


Katılımcılar:

Avukat Heval YILDIZ (Eskişehir Barosu Kadın Hakları İzleme Komisyonu Genel Sekreteri)
Nurettin ALDEMİR (İnsan Hakları Derneği Eskişehir Temsilcisi)
Yard. Doç. Dr. Hatice YEŞİLDAL (Anadolu Üni. Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi)
Umut GÜNER (Uluslararası Af Örgütü LGBT Koordinatörü)
Avukat Mürüvvet BEYAZ (Eskişehir Barosu Çocuk Hakları İzleme Komisyonu Başkanı)


Panel içeriği:
10 Aralık 2007, 59. İnsan Hakları günü sebebiyle düzenlenen panelde, ulusal ve uluslararası mevzuatta insan haklarının bugünkü durumundan bahsedilecek ve genel hatlarıyla insan hakları, kadın hakları, eşcinsel hakları, çocuk hakları konuları konuşulacaktır.
Not: Her konuşmacı için konuşma süresi yaklaşık 20 dakika olup, konuşmacıların anlatımından sonra soru-cevap bölümüne geçilecektir.

Nerede:
Anadolu Üniversitesi
İletişim Bilimleri Fakültesi Mavi Salon


Tarih & Saat:
10 Aralık 2007 Pazartesi
12.00–14.00