Translate

17 Nisan 2011 Pazar

Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu Kuruldu

Ayrımcılık Yasa taslağından "cinsel kimlik" ibaresinin çıkartılması sonrasında bir araya gelen LGBT dernek ve oluşumlar "Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu"nu oluşturdular. Koalisyon üyeleri bugün (15 Nisan)Ankara'da, Pembe Hayat Derneği'nde  taleplerini bildiren bir basın toplantısı düzenledi.

Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurumu Yasa Tasarısıdan” cinsel kimlik” ibaresinin çıkartılması sonrasında, 7 Mart 2011’de Ankara’da ve 18-19 Mart’ta Diyarbakır’da bir araya gelen, Hevjin Diyarbakir LGBTT Oluşumu, İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği,  Kadın Kapısı Derneği, Kaos GL Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği, Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği, MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği, Voltrans Trans Erkek Oluşumu Yasa Tasarısı’nın “Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı” başlıklı 3. Maddesi’nde yer alan ayrımcılık yapılamayacak zeminler arasına “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” ibarelerinin eklenmesi amacı ile birlikte çalışmaya karar vererek Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu’nu oluşturdu.


Yapılan basın açıklamasının tam metni şöyle:

"Türkiyeli lezbiyen, gey, biseksüel ve trans dernek ve oluşumlarından oluşan Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu’nu oluşturan örgütlerin daimi olarak mücadele ettiği,


1.       Türk Ceza Kanunu'nun "Ayrımcılık" başlıklı 122. Maddesi'nde ayırım gözetilmeyecek zeminler arasına "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ifadelerinin eklenmesi.


2.       Nefret suçları ile ilgili mevzuat çalışmasının bir an önce gerçekleştirilerek lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireylere yönelik nefret suçlarına karşı gerekli cezai önlemlerin alınması; "ağır tahrik" indirimlerinin nefret suçları sonrası uygulanamayacağına dair düzenlemenin yasada yapılması.


3.       T.C. Anayasası, Türk Ceza Kanunu, Medeni Kanun, Kabahatler Kanunu gibi kanunlar ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanan yönetmeliklere dahil olan "genel ahlak", "kamu ahlakı", "müstehcenlik", "yüz kızartıcı suçlar" gibi muğlak ifadelerin mevzuattan çıkarılması ya da lezbiyen, gey, biseksüel, trans bireylerin aleyhine yorumlanamayacak şekilde yeniden düzenlenmesi.


4.       Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne EK 12. Protokol'ün T.C.Hükümeti tarafından onaylanması.


5.       LGBT bireylerin maruz kaldıkları nefret suçları, ayrımcılık, polis şiddeti gibi hak ihlalleri sonrası soruşturma ve kovuşturma evresinde mağdurların mağduriyetlerini artıran kolluk kuvvetlerinin ve adli birimlerin ayırımcı ve/veya önyargılı tutumlarını bertaraf edecek önlemlerin alınması.


6.       TSK'nın Sağlık Yeteneği Yönetmeliği'nde eşcinsellik ya da transeksüelliğin "[ileri derecede] psikoseksüel bozukluk" olarak nitelendirilmesinin ve askerlikten muaf tutulma sürecinde eşcinsel, biseksüel ya da trans bireylerin maruz kaldıkları onur ve haysiyet kırıcı uygulamaların bertaraf edilmesi.


7.       Eğitim, istihdam ve sağlık kamu ve özel kurum ve kuruluşları ile hizmetlere erişim alanlarında LGBT bireylerin yaşadıkları hak ihlallerini bertaraf edecek toplumsal ve kurumsal eğitim programlarının devletin pozitif yükümlülüğü olarak uygulanması ve takip edilmesi.


Taleplerimiz ile, özelde


1.       T.C. Anayasası'nın "Kanun Önünde Eşitlik" başlıklı 10. Maddesi'ndeki ayırım gözetilmeyecek zeminler arasına "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ifadelerinin eklenmesi.


2.       Hükümet tarafından hazırlanan Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurumu Yasa Tasarısı'nın "Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı" başlıklı 3. Maddesi'nde yer alan ayırım yapılamayacak zeminler arasına "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ifadelerinin eklenmesine


3.       Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı'nın "Ayrımcılık Yasağı" başlıklı 4. Maddesi'nde belirtilen ayırım yapılamayacak zeminler arasına "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ifadelerinin eklenmesine yönelik kampanya çalışmamızı başlatmış bulunuyoruz."

Fotoğraflar: Öykü Su   -   Haber: Kaos GL / Barış Sulu

6 Nisan 2011 Çarşamba

Ailenizde eşcinsel, biseksüel, travesti veya transseksüel biri mi var?

CETAD (Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği)  terapistleri aşağıdaki illerde düzenli olarak bilgilendirme ve destek toplantıları yapmaktadır.

Çocuğunun, kardeşinin veya herhangi bir akrabasının eşcinsel, biseksüel, travesti veya transseksüel(LGBTT) olduğunu öğrenen ve bu konu hakkında konuşmak isteyen herkesi bekliyoruz.
NOT: Toplantılar SADECE LGBTT bireylerin ailelerine açıktır. Toplantılara katılım ÜCRETSİZ'dir.

ESKİŞEHİR

Her ayın ilk Perşembe günü 17:30’da
(Önümüzdeki ilk toplantı 7 Nisan 2011'de)

Osmangazi Üniversitesi Psikiyatri Kliniği’nde

Katılım için lütfen 0 541 485 36 23 nolu telefondan Atılım’ı arayınız.


ANKARA

Her ayın ilk Salı günü 19:00’da

Türkiye Psikiyatri Derneği Ankara Genel Merkezi’nde

Katılım için lütfen 0 554 465 57 29 nolu telefondan Kemal'i veya 0 537 820 37 68 nolu telefondan Seçin’i arayınız.

İSTANBUL

Her ayın ilk Perşembe günü 17:30’da

Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği’nde

Katılım için lütfen 0 532 595 34 98 nolu telefondan Metehan’ı arayınız.


İZMİR

Her ayın ilk Çarşamba günü 18:30’da

Türkiye Psikiyatri Derneği İzmir Şubesi’nde

Katılım için lütfen 0 506 332 32 76 nolu telefondan Ezgi’yi arayınız.


MorEL’in Morali Yerinde!


Haber: Damla Gülmez / Kaos GL

6. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’nın Eskişehir ayağında şehirdeki LGBT hareketin nabzını yokladık ve arkadaşlarımızla MorEL’in dününü bugününü ve yarınını konuştuk. Durum şu ki bu sene 5. yaşını kutlayan MorEL’in morali yerinde…

Eskişehir diğer örgütlendiğimiz illere nazaran çok farklı dinamikleri olan bir şehir. Ancak nüfusun büyük bir çoğunluğunu öğrencilerin oluşturduğu bu şehirde, LGBT hareketin tarihçesine ulaşmak biraz sorunlu. Çünkü hareketin başını çeken arkadaşlar da öğrenci ve okulları bittiğinde de şehre ve şehirdeki harekete veda etmek durumunda kalıyorlar.

26 Mart’ta gerçekleşen Homofobi Karşıtı Buluşma ve MorEL’in 5. yıl etkinliklerinin ilk oturumunda “Kampusta Homofobi”yi konuştuk ve İstanbul, Ankara, İzmir’den gelen arkadaşlarımız bize kampus deneyimlerini aktardılar. Bu oturumda MorEL’den Ozan da kısaca örgütlerinin oluşum sürecinden bahsetti.

Aslında Eskişehir’de LGBT hareket 2000-2004 yılları arasında LeGaTo’nun örgütlenmesi ve etkinlikler yapması ile filizleniyor. Ancak bu tarihlerde olan bitene dair bir yazılı sözlü belgeye ulaşmak mümkün değil. (Belki bu yazıyı okuyan bir arkadaşımız o yıllardaki deneyimlerini bizlerle paylaşır – ne güzel olur) MorEL ise ilk örgütlenme deneyimlerini 2006 yılında Anadolu Üniversitesi’nde yaptığı çalışmalar ile başlatıyor ve 30 Mart 2007 günü “MorEL Eskişehir LGBTT Oluşumu” adını alıyor.

Anadolu Üniversitesi’nde eş zamanlı olarak hareketi destekleyen bir diğer oluşum da Eskişehir Demokratik Kadın Platformu (EDKP). Bu süreçteki MorEL aktivistlerinden Pelin Dutlu, “Eskişehir yerelinde kadınların yaşadıkları problemleri, olumsuzlukları, şiddeti, ikinci sınıf insan muamelesi görmeleri gibi bir çok başlıkta dayanışma kurmak, güçlenmek ve bir araya gelmek amacıyla oluşturulan bir platform” olarak tanımlıyor EDKP’yi. Ve şöyle devam ediyor: “Son yıllarda MorEL'in varlığıyla da beraber platform içinde lezbiyenlerin, biseksüel ve trans kadınların görünürlüğü arttı. Her ildeki platformlarda yaşandığı gibi heteroseksüel kadınların LGBTT içindeki kadınlara alışma süreçlerindeki problemleri bizler de yaşadık. Ama karşılıklı birbirini anlama gayretinden ve bir arada durmanın öneminden kaynaklı olarak bu süreçlerde çok zorlanmadık. Yereldeki bütün işlerde yan yana durduk. EDKP'nin varlığı MorEL'i güçlendirirken, MorEL'in varlığı da platformun kapsamını genişleterek birçok alana değinmesinde de yardımcı oldu.”

Okulda örgütlenmenin belli bir ivme ile devam ettiği günlerde Anadolu Üniversitesi Kampusu içerisinde LGBT içerikli internet sitelerine ulaşımın engellenmesi ile birdenbire ortak bir tepki oluşturan LGBT bireyler, bu vesile ile ilk kez okul yönetimi ile diyaloga giriyorlar ve sonraki süreçte bahar şenliklerinde açtıkları stant ile kampusta yoğun bir ilgiyle karşılanıyorlar. Şenlikte açılan stantların çevresinde bekleyen güvenlik görevlilerinin amacının standı ve oradaki örgütlü arkadaşlarımızı korumak olduğunu söyleyen okul yönetimi ilerleyen zamanlarda okulda afişleme yapılmasını da engellemeye başlıyor. Korsan afişlemeler, okuldaki topluluklarla ortak etkinlikler ile geçen aktif bir kampus örgütlülüğü sürecinin ardından yaşanan diğer sorunlarla MorEL bir yorgunluk ve bıkkınlık dönemine giriyor. Sonraki süreçte ise örgütlülüğü yerelde devam ettirme kararı alınıyor.

Öğrenci sorunlarının konuşulduğu 26 Mart “Kampusta Homofobi” etkinliğinin üniversitede yapılmamış olmasından dolayı eksikliliklerini dillendiren Ozan, yapılan etkinliği şu şekilde değerlendirdi: “Bizler MorEL Eskişehir olarak kampuslarda örgütlülük anlamında eksikliyiz. Yapılan etkinlikte konuşmacı arkadaşlarımızın kampuslardaki örgütlülük deneyimlerini dinledik. “Kampusta Homofobi” Eskişehir’deki üniversite örgütlenmesine önayak olması adına düzenlediğimiz bir etkinlikti. Umarım bu anlamda işe yaramıştır ve bundan sonraki süreç için ön açıcı olur. Bizim baştan beridir amacımız yerelde bir ses olabilmek ve bu sesi mümkün olduğu kadar da ulusala yansıtabilmek. Ama ben her zaman üniversite örgütlenmesini çok kıymetli buluyorum. Buradan gelecek bir destekle hareketin ivme kazanabileceği inancındayım. Çünkü çalışan insanlarla, dışarıda bin bir türlü derdi olan insanlarla hareketin belli bir noktadan sonra tıkanabileceğini düşünüyorum.”

2 ayrı üniversiteden beslenen nüfusun büyük bir kısmını öğrencilerin oluşturduğu şehirde doğal olarak kampus örgütlülüğü ve bu öğrenci kitlesine ulaşmak büyük önem taşıyor. 3 senedir Eskişehir'de yaşayan ve 2 senelik MorEL gönüllüsü olan Yiğit de Eskişehir'de LGBT nüfusunun çoğunluğunu öğrencilerin oluşturduğunu söylüyor ve ekliyor: “Kampus’tan hiç dışarı çıkmayan bütün hayatını kampustaki aktivitelere göre düzenleyen bir sürü insan var ve onlara ulaşmak zor oluyor. Bunun yanı sıra kampusta gerçekleştirilecek etkinliklere heteroseksüel insanlar da katılım gösterebilir.”

Geçtiğimiz Aralık ayında Homofobi Karşıtı Buluşma'nın öğrenci ayağını örgütlemek için Ankara'da bir toplantı yapmıştık ve bu toplantıya MorEL'i temsilen Eylül ayından itibaren örgütlü olan Derya Buket katılmıştı. Kampus’ta örgütlenme ve kulüp olma/olamama sorunlarımızı konuştuğumuz toplantı sonrasında MorEL'e diğer buluşma katılımcılarının deneyimlerini aktaran Buket ise kampus örgütlülüğü hakkında şunları söyledi: “Aslında ben açıkçası Eskişehir yerelinde örgütlenmeyi biraz daha doğru buluyorum çünkü Eskişehir zaten çok fazla nüfusu olan bir şehir olmadığı için öğrencilerle yereli ayırmayı anlamlı bulmuyorum. Zaten öğrenciler yereli oluşturuyor. Çalışanları da bu işin içine almak çok daha pratik bir çözüm. Çünkü amacımız sonuçta daha çok birleşmek. Bir yandan şehirde örgütlenip bir yandan da kampusta etkinlik yapabiliriz. Biz bu konuyu 11 Aralık toplantısından sonra da gündemleştirmiştik. Okullardaki bazı kulüplerle birlikte çalışabiliriz. Bu yöntemle etkinliklerimizi kampuslara de taşımış oluruz.”

26-27 Mart'ta gerçekleşen etkinliklere katılımdan memnuniyetlerini dile getiren MorEL'liler bugün çalışmalarını 12-13 kişilik teknik bir ekiple sürdürüyor ve haftada bir gün toplanıyorlar. Ayrıca ayda en az iki defa LGBT dostlarıyla da açık etkinlikler planlıyor; film gösterimleri, söyleşiler ve atölyeler düzenliyorlar. Teknik ekibe baktığımızda birkaç çalışan dışında öğrencilerden oluşan bir örgütlenme ve profesyonel olarak LGBT aktivizmine kendini adamış insanlar yok. Eskişehir'deki hareketin içindeki bireyler bir yandan okul veya iş hayatında kendilerini var ederken bir yandan da mücadelenin içerisindeler. İnsanların enerjilerini farklı alanlara kanalize etme zorunlulukları hareketin ivmelenmesinde bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Yine aynı nedenlerden dernekleşemediklerinden yakınan Yiğit şöyle devam ediyor: “Mesela ofis açmak için bir kişinin dernek başkanı olarak gösterilmesi gerekiyor. Türkiye'deki derneklerin hukuki süreçlerine bakacak olursanız hepsine açıldıktan sonra kapatma davası açılıyor ve yasal süreç dernek başkanı olan kişi üzerinden ilerliyor. Yine herkesin öğrenci olması ve ailesine kapalı olmasından dolayı ya da başka yerlerde istihdam edildiklerinden ötürü kendilerini gizlemek gibi bir problemleri var. Ve dolayısıyla böyle bir şeyi göze alamayabiliyorlar. Ayrıca yine dernekleşmek için maddi güce ihtiyacımız var ancak öğrenci örgütlenmesinde kendi içimizden maddi sorunları çözebilecek insanları bulmak da bizim için bir sorun. Bu tür engeller dolayısıyla dernek olamıyoruz ama yine de yılmıyoruz bunların hepsini çözmek için çaba sarf ediyoruz.”

Eskişehir'in öğrencileri kabullenmiş bir yapısı var. Ancak bu görece rahat yapı örgütlenmenin önünde bir engel olarak karşımıza çıkabiliyor. Örneğin taşradan şehre gelen LGBT'ler burada örgütlenmeyi çok da elzem görmeyebiliyorlar. MorEL'deki tek trans kadın aktivist olan Eylül 3 senelik Eskişehir deneyiminden çıkarımla bir diğer problemi de şöyle dillendiriyor: “Dışarıdan gelen öğrencilerin örgütlenmesi kolay oluyor diyebiliriz çünkü ailesine açık olmasa da burada rahat rahat aktivizmini gerçekleştirebiliyor. Ama Eskişehir'in yerel halkı bunu yapamıyor. Çünkü ailesine açık değilse, çevresine açık değilse MorEL'e gelip de bir şeyler yapmak istemiyor. Çünkü görünür olmaktan korkuyor. O yüzden de bu küçük şehirde özellikle yerelde örgütlenme konusunda gerçekten büyük sıkıntılarımız var.”

Tüm bu sıkıntılara rağmen Eskişehir'deki hareketin gün be gün ivmelendiğini söylemek mümkün. Teknik ekibin büyüdüğünü, gönüllü sayısının attığını, iletişim problemlerinin çözüldüğünü ve performanslarının gün be gün iyiye gittiğini dillendiren arkadaşlarımız bugüne kadar üç adet basılan fanzinden sonra bir derginin de müjdesini verebileceklerini söylüyorlar. Homofobi Karşıtı Buluşma'nın Eskişehir ayağında yapılan tüm etkinlikler, samimi paylaşımları ve misafirperverlikleri için onlara teşekkür ediyoruz.