Translate

30 Kasım 2010 Salı

İLLET ESKİŞEHİR BULUŞMASI

Sesimizle/bedenimizle konusuyoruz/dinliyoruz 


DELİ DELİ, SERE SERPE, USUL USUL konuşup, DERİN DERİN birbirimizi
dinliyoruz...

Her birimiz farkli yerlerden geliyoruz, kimimiz mordan, kimimiz turuncudan, kimimiz maviden, kimimiz yesilden, kimimiz kirmizidan, kimimiz saridan...

Bir gunlugune Eskisehir`de bulusup, birbirimizin renklerine degsek, dokunsak, her renge bulansak ve anlatsak renklerimizi, dinlesek birbirimizi, dinlensek?


Lezbiyen, biseksüel kadınlar/translar olarak

Durup beraber "DİNLEN"iyoruz!


Icerik:

Isinma oyunlari
Beden atolyesi
Soylesi/dinlesi
Dogaclama ritim atolyesi


..........................
...............

Tarih: 4 Aralık 2010 Cumartesi
Yer: EGEV (Eskişehir Gelişim Vakfı) , Cumhuriye Mh. Yıldırımer Sk. Özşahin Apt. 28/1 Eskişehir
Saat: 13:00 - 18:00
iletişim için: illetler@gmail.com
Tel:             0555 565 78 85      

Not: Atolye icin rahat hareket etmeye uygun kiyafetler giyilmesini oneririz.

--------------------------
-----------------------

İllet nedir?

llet geceleri baykuş görüntüsüne bürünen bir canavar, ortaçağda yakılan bir cadı, ataerkiye musallat bir feminist, kadın partisine de kahvehaneye de alınmayan trans-erkektir. Gazetelerde “katil lezbiyen”, “eli satırlı travesti”dir. Yok saydığımız arzularımız, kimliklerin üzerimizde yarattığı baskı, dans etmek isteyen devrimcidir...

illet lezbiyen, biseksüel, queer,interseks, trans odaklı haz ve direnişten yana bir antiotoriter otonomdur.

--------------------------
---------------------------

27 Kasım 2010 Cumartesi

MorEl'li Kadınlar Sokaktaydı!

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü dolayısıyla bir araya gelen kadınlar, şiddetin her türlüsüne karşı sokaklara çıktı.
 
Eskişehir Kadın Platformu, kadın cinayetlerine karşı yürüttükleri kampanyayı 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü’nde de devam ettirdi.

Yediler Parkında buluşan kadınlar, Hamam yolundan Adalar Migros önüne kadar sloganları ve zılgıtlarıyla yürüdüler.

EDKP (Eskişehir Demokratik Kadın Platformu) üyesi Fatma Aslan grup adına açıklamasında ise şunları söyledi: “Sofrada kocasının istediği tuzluğu zamanında uzatmadığı, yabancıya saat sorduğu, beyaz tayt giydiği, ayrılmak istediği için her gün en az üç kadın, babası, kocası, sevgilisi veya tanıdığı erkekler tarafından öldürülüyor. Kendilerini bedenimizin ve yaşam hakkımızın tek söz sahibi olarak gören erkekler tarafından, etnik veya sınıfsal kökenimize bakılmaksızın, nerede yaşadığımızın hiçbir önemi olmadan sadece kadın olduğumuz için katlediliyoruz. Eskişehir Demokratik Kadın Platformu olarak bir kez daha diyoruz ki yaşananlar “münferit” veya “tesadüf” değil erkek şiddetidir.”

“Erkek Vuruyor Devlet Koruyor, Biji Biratiye Gelan, Nefret Cinayetleri Politiktir, Kadına Yönelik Şiddete Son, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz” sloganlarıyla süren yürüyüş, basın açıklamasından sonra sona erdi.

Tepebaşı Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir Barosu, Kent Konseyi Kadın Meclisi, OGÜ Kadın Araştırmaları Merkezi, Eskişehir Demokratik Kadın Platformu, Lions Kulübü ve Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformunun katkılarıyla hazırlanan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü haftası 27 Kasım Pazar günü sona erecek.

Eskişehir Demokratik Kadın Platformunun “Yasta Değil İsyandayız! Tüm Kadın Cinayetlerini Durduracağız!” başlıklı basın açıklamasının tam metni:

Bugün Türkiye’de her gün en az 3 kadın erkekler tarafından öldürülüyor. Yetkililerin "münferit" olduğunu iddia ettiği kadın cinayetleri Türkiye'de son yedi yılda yüzde 1400 arttı.
Sofrada kocasının istediği tuzluğu zamanında uzatmadığı, yabancıya saat sorduğu, beyaz tayt giydiği, ayrılmak istediği için her gün en az üç kadın, babası, kocası, sevgilisi veya tanıdığı erkekler tarafından öldürülüyor. Kendilerini bedenimizin ve yaşam hakkımızın tek söz sahibi olarak gören erkekler tarafından, etnik veya sınıfsal kökenimize bakılmaksızın, nerede yaşadığımızın hiçbir önemi olmadan sadece kadın olduğumuz için katlediliyoruz. Eskişehir Demokratik Kadın Platformu olarak bir kez daha diyoruz ki yaşananlar “münferit” veya “tesadüf” değil erkek şiddetidir.
Eskişehir Demokratik Kadın Platformu olarak kadın cinayetlerine sessiz kalmayacağız. Öldürülen bütün kadın katillerinin peşini bırakmadık ve bırakmayacağız. Eskişehir’de geçtiğimiz 11 Ayda 10 kadın, Ağustos ayı itibariyle 4 kadın katledildi. Fatma, Nevin, Mediha ve 11 yaşındaki Öznur. Haftalarca kız kardeşlerimizin katillerine, bu cinayetlere izin veren Eskişehir Emniyetine ve Eskişehir Valiliğine karşı eylemler yaptık. Öldürülen kız kardeşlerimizin en yakınlarıyla birleştik, mücadelemizi ortaklaştırdık, kadın katillerine karşı sokaklara çıktık ve haykırdık.

“Kadın cinayetleri durana kadar karşınızda olacağız!”
Yasa koyucu ve uygulayıcılarının çoğunlukla erkek olduğu bir ülkede haksız tahrikin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği, hangi eylemin haksız tahrik olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği gibi ısrarla üzerinde durduğumuz problemler, ancak cinsiyetçi yaklaşımdan uzak uygulamalar ve yasal boşlukların kadınlar lehine yapılacak düzenlemelerle doldurulmasıyla aşılacaktır. Kadın cinayetlerinde faillerin en yüksek ceza ile cezalandırılmasının sağlanması için mücadele etmek, erkek egemen sistemin bir şekilde kadın katillerini ödüllendirdiği cinsiyetçi bakış açısını değiştirmek ve sonuç olarak kadın cinayetlerinde faillerin haksız tahrik indiriminden faydalanmasına engel olabilmek için mücadelemize ve kadın cinayeti davalarında “taraf” olmaya devam ediyoruz.

26 yıldır korkunç sonuçlarını yaşadığımız savaş daha fazla ölüm, daha fazla acı, daha fazla yangın, daha fazla erkek şiddeti üretmeye devam ederken “KCK operasyonu” olarak yansıtılan operasyonda da tutuklananların çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır. Bu durum Kürk kadınlarının mücadelesine, demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürüten kadınlara karşı bir saldırıdır. Eskişehir Demokratik Kadın Platformu olarak hükümet ve askeri yetkilileri, tek taraflı eylemsizlik kararına yanıt vermeye, barışın koşullarını hemen oluşturmaya çağırıyoruz. Operasyonların durdurulmasını ve barış görüşmeleri için derhal adım atılmasını, aralarında, birçok kadının da bulunduğu barış grubu üyeleri ve Kürt siyasetçilerin serbest bırakılmasını istiyoruz.

Günümüzde basında ve TV’de yer alan program, dizi ve haberlerde cinselliğin bir "tecavüz" olarak yaşanması ve yaşatılması sürecini destekleyen yayınların sayısı son derece artmıştır. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığı yeniden üreten yayıncılık anlayışına son verilmesini istiyoruz. Daha üç gün önce İzmir Alsancak’ta, bir üniversite öğrencisi iki kişinin tecavüzüne uğradı. Okul harçlığını çıkarmak için çalışan üniversiteli genç bir kadın, iş çıkışında aynı yöne gidiyoruz diyen iki kişinin arabasına arkadaşıyla birlikte bindi. Arkadaşı dövülerek yol kenarına atılırken, genç kadın iki kişinin tecavüzüne uğradı. Tecavüzü besleyen ve meşrulaştıran yayınların yanı sıra tecavüzü karikatürize ederek bu suça ortak olan programların da yayından kaldırılmasını, tecavüz olaylarının önlenmesi için gerekli her türlü tedbirin alınmasını talep ediyoruz.

Bu 25 Kasım’a gelirken de tüm hızıyla devam eden nefret cinayetlerinin ve şiddetin sona ermesi için, sadece katillerin bulunmasını değil, nefreti üreten, meşrulaştıran ideolojinin de değiştirilmesi için gerekenin yapılmasını talep ediyoruz. Katillere ceza indirimi veren bir hukuk düzeni değil, lgbtt bireylere yönelik baskı ve ayrımcılıkları engelleyen bir hukuk düzeni talep ediyoruz.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’nde de diğer günlerde olduğu gibi dünya üzerinde her alanda erkek şiddeti son bulana ve erkek egemen sistemin tüm izleri silinene kadar, sesimizi her geçen gün daha da yükseltmeye devam edeceğiz.

Fotoğraflar: Yunus

25 Kasım 2010 Perşembe

25 Kasım'da Yürüyoruz!

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’nde sesimizi yükseltmek için saat 17.00'de Eskişehir'de Hamamyolu, Yediler Parkı'nda buluşuyoruz!


Tüm kadınları yürüyüşümüze davet ediyoruz!

MorEl'li Kadınlar 

22 Kasım 2010 Pazartesi

Lambdaistanbul Aile Grubu(LİSTAG) 2. defa Eskişehir'de!


LİSTAG'dan gelen aileler ile ikincisini gerçekleştireceğimiz buluşmaya ailesinde eşcinsel, biseksüel, travesti veya transseksüel(lgbtt) bir yakını olan herkes davetlidir. 


Etkinliğimiz SADECE lgbtt bireylerin ailelerine açık olacaktır! 


Tarih: 28.11.2010 / Pazar 
Saat: 14:00
Yer:  Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı Toplantı Salonu
İletişim için: Atılım - 05414853623

15 Kasım 2010 Pazartesi

Buse'nin sesini dünya duyacak!


Transseksüel Buse Kılıçkaya, 'Türkiye'de LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel) bireylerine uygulanan şiddet' konusunda konuşma yapması için BM'den davet aldı. 


Pembe Hayat Derneği'nin de kurucu üyesi olan Buse Kılıçkaya böylece, 'BM çatısı altında konuşan ilk Türkiyeli transseksüel' sıfatıyla tarihe geçecek.

Buse Kılıçkaya'nın BM çatısı altında dünya ülkelerine konuşacağı tarih, Dünya İnsan Hakları Günü de olan 10 Aralık. Kılıçkaya, yaklaşık 50 ülke delegasyonuna hitaben yapacağı konuşmasını Türkçe gerçekleştirecek. 

Kılıçkaya, başta gey, lezbiyen, biseksüel ve transseksüel ve travestilere yönelik ayrımcılık ve işlenen cinayetleri dile getirecek.

Davete ilişkin 'Bu Türkiye için bir ilk' diyen Kılıçkaya şöyle devam etti:  'BM'nin organizasyonuna dünyadan 3 LGBT aktivisti katılacak. Bunlardan bir tanesinin de bizim ülkeden olması kararlaştırıldı. Türkiye'de yaşayan bir LGBT aktivisti olmam ve birçok kez ihlale uğramam nedeniyle bu daveti aldığımı sanıyorum.' 

Kılıçkaya, ihlallerle mücadele ederken kendisinin de birkaç kez ihlale uğradığını da vurgulayarak, 'Keyfi olarak gözaltına alındım. Polise mukavemet iddialarıyla mahkemelere verildim. Benim şikayetim kabul edilmiyor şikayet ettiklerimin davaları kabul ediliyor' diye konuştu.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Nefret Cinayetlerine Son!


Evlerinize, işyerlerinize, kafelerinize, otobüslerinize almadığınız bir trans kadın daha öldürüldü!

Yolda yanınızdan geçerken alay edip, güldüğünüz; bakışlarınızla taciz ettiğiniz bir trans kadın daha öldürüldü!

Geceleri keyfiyeten alıkoyduğunuz, kötü muamele ettiğiniz, gördüğünüz yerde 'Kabahatler Kanunu'ndan cezalar kestiğiniz bir trans kadın daha öldürüldü!

Bu cinayetler hepinizin! Geçen aylarda Bursa’da öldürülen İrem’in annesinin söylediği gibi “koca dünyaya sığdıramadığınız” trans kadınların öldürülmesinde tüm bunların payı ne kadar, hiç düşündünüz mü?

Serap’ı da kaybettik…

İzmir’de, Yeşildere mevkiinde, vahşice bir cinayetle katledildi. Yaşanan onlarca cinayete bir yenisi daha eklendi. Çünkü trans kadınların yaşama hakkının tanınmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu yüzden katiller, yakalandıklarında ceza indirimleri ile ödüllendiriliyorlar. Oysa yüzlerce kere tekrarladığımız üzere; bizler, bu ülkede 'Nefret Suçları Yasası'nın saldırganlar için caydırıcı işlev görebileceğini ve cinayetleri önleyebileceğini düşünüyoruz. Ancak mecliste bu yönde hiç bir çalışma yok!

Trans kadınları öldürmek hakkına sahip olduğunu zanneden katillere 'Ceza Arttırımı'nı öngören yasalar düzenlenmeli!
Yasa yapıcılar, yasa uygulayıcılar, 'Nefret Suçları'nın, bir arada yaşama kültürüne verdiği zararı görmeli!

Bu cinayetlerdeki cinsiyetçi, homofobik, transfobik saiklerin; gerçek motivasyonunun ortaya çıkarılmaması, göz ardı edilmesi; etkili soruşturma yapılmaması, 'Devletin Pozitif Yükümlülükleri'nin ihlalidir. Her cinayetten sonra, katillerin “indirimli” cezalandırılması, trans kadınlara yönelik ayrımcı zihniyeti pekiştirirken; öldürülenlerle aynı kimliği paylaşanlar tarafından hissedilen korku ve tedirginliği de büyütmektedir.

Uzun yargı sürecinde; katillerin, farklılıklara yaşam hakkı tanımayan homofobi ve transfobileri yerine, mağdurların yaşam şeklinin sorgulanması;cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinin gerek yetkililerce, gerek medya tarafından hakaretle eşdeğer anlamlarda kullanılmaları; bu cinayetleri cesaretlendirici mesajlar vererek, homofobi ve transfobiyi öldürücü düzeylere çıkarmaktadır.

Bizler aşağıda imzası bulunanlar olarak,

Serap'ı, Azra’yı, Melek’i, Çağla’yı, Ebru’yu, İrem’i ve öldürülen diğer tüm trans kadınları unutmadık.

Cinayetlerin etkili bir şekilde soruşturulmasını,
Katillerin indirimlerle ödüllendirilmemesini,
'Nefret Suçları Yasası'nın bir an önce düzenlenmesini istiyoruz!

Yetkililerin, bu cinayetleri önleme yolunda çalışmalara başlamaları için kaç kişinin daha öldürülmesi gerek!
Bunca ölüm yeter !
Basın Açıklaması Tarihi ve Yerleri : 
İzmir'de ;(13 Kasım Cumartesi) bu gun,Saat 18:30 'da, Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerindeki Erbil Süel önü.
Ankara'da ;(13 Kasım Cumartesi) bu gun,Saat 18:00'da ,Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı Önü
Dayanışmayla...

Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBT Derneği
Hevjîn Diyarbakır LGBTT Oluşum
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
Kaos GL Derneği
Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği
MorEL Eskişehir LGBTT Oluşumu
Amargi İzmir

7 Kasım 2010 Pazar

MorEl, Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Toplantısındaydı!

Avrupa Parlamentosu LGBT Hakları Komisyonu Eş Başkanı Ulrike Lunacek, İstanbul'da yapılan "Avrupa'daki Türkiye" toplantısında Türkiyeli LGBT örgütlerin temsilcileri ile görüştü.
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu’nun, Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlediği ‘Avrupa’daki Türkiye’ başlıklı uluslararası toplantısı hafta başında İstanbul Kongre Merkezinde gerçekleşti. İki gün süren toplantılara Türkiye ve yurtdışından birçok dinleyici katıldı.
  
Avrupa Parlamentosu LGBT Hakları Komisyonu Eş Başkanı Ulrike Lunacek, Buluşmanın ilk gününde, Hevjin Diyarbakır LGBTT Oluşumu, İstanbul LGBTT Sivil Toplum Girişimi, Kaos GL Derneği, Lambda İstanbul LGBTT Derneği ve MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu’ndan aktivistlerle görüştü.
Türkiye’deki LGBTT hareketinin karşı karşıya kaldığı sorunlar ve hareketin kazanımları üzerine konuşulan toplantıda, LGBTT bireylerin yaşadıkları zorluklar anlatıldı. Referandum sonrası gelinen noktadan da bahseden aktivistler, somut adım istediklerini belirttiler.

“Referandum sonra sanki % 58’in dışında kalanlar değişim istemiyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Bu doğru değil, Eşcinseller de, Aleviler de, Kürtler de değişim istiyor. Ama sorun şu ki Hükümet, Türkiye’de değişim isteyen kesimlerle, sorunların özneleri ile diyaloga geçmiyor.” diyen Ali Erol anayasada istedikleri değişimlerden de bahsetti. “Kadınlarla beraber taleplerimizi meclise sunarken, “cinsel yönelim” ibaresi Cemil Çiçek engeline takılarak taslaktan çıkartıldı” diye ekledi.
İstanbul LGBTT Sivil Toplum Girişimi’nden Demet Demir ve Şevval Kılıç ise travesti ve transseksüellerin yaşadıkları zorlukları, şiddeti ve nefreti anlattı. Devlet tarafından maruz kaldıkları ayrımcılığı ve polis tarafından karşılaştıkları keyfi uygulamalarından bahsettiler. “2007’deki psikolojik destek almalısınız dayatması, teşhircilik kapsamında, kabahatler kanununa dönüştü” diyen Demir, seks işçiliğinden dem vuran devletin, çalışma alanı yaratması gerektiğini vurguladı.

Bu gündemlerin dışında askerlik, kadın cinayetleri, görünürlük gibi başlıkların konuşulduğu toplantı, Ulrike Lunacek’in ilerleme raporunda bunlara yer vereceğini, gerektiğinde Türkiye Hükümeti’ne protesto mektupları yollayacaklarını söyleyerek sona erdi.

Haber: Pelin Dutlu