Translate

27 Ağustos 2007 Pazartesi

Gettoları değil ''başka bir dünya''yı istiyoruz!


Karşı festival 'BarışaRock' 3 gün süren bir dizi konser ve etkinliklerin ardından geçtiğimiz pazar günü sona erdi. 60'dan fazla grup ve müzisyenin sahne aldığı festivalde ayrıca birçok sayıda söyleşi, panel, film ve tiyatro gösterimleri gerçekleştirildi.

''Savaş değil barış istiyoruz!'', ''Hepimiz faklı hepimiz eşitiz'', ''Irkçılığa ve milliyetçiliğe dur de!'', ''cinsiyetçiliğe ve homofobiye hayır!'' sloganları eşliğinde her sene olduğu gibi bu sene de birçok sivil toplum örgütünün sesi daha yüksek duyuldu. Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği ve MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu'nun yan yana yer aldığı stantlarda ise festival boyunca birçok bildiri, broşür ve Lubunya dergileri dağıtıldı ayrıca MorEl rozetleri ve Kaos GL dergileri'nin de satıldığı stantlar aracılığıyla birçok kişiye doğrudan ulaşılışmış oldu.

Festivalin 2. gününde MorEl gönüllülerinin Başka Kültür Evi'nin oyuncularıyla birlikte hazırladığı ''sevgi bağları'' adlı tiyatro oyunu sergilendi. Oyunda televizyonda çok sık karşılaştığımız sevgili(!) yarışmalarında ki cinsiyetçi tutumlar esprili bir şekilde anlatılırken, ayrıca bu tür bir programa eğer gey ve lezbiyen çiftler katılmak isterse karşılaşılabilecekleri ön yargılar ve homofobi de anlatılmaya çalışıldı.


Festivalin son gününde ise Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği'nden Boysan Yakar, MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu'ndan Pelin Kalkan, Pembe Hayat LGBTT Derneği'nden Toprak İzci'nin katılımı ve Mehmet Tarhan'ın moderatörlüğünde ''Cinsel Yönelimle BarışaRock'' başlıklı bir söyleşi gerçekleştirildi. ''Türkiye eşcinsel hareketi neden toplumsal bir harekettir?'' konulu söyleşi ile örgütler kendilerini tanıtıp politik tavırlarını dile getirdi ve yine örgüt deneyimlerinden yola çıkarak LGBTT özgürlük mücadelesinde karşılaşılan sorunlar, homofobi ve transfobi üzerinden dinleyicilerinde katılımıyla söyleşi tamamlandı.

3 günün sonunda akıllarda kalan ise LGBTT bireyler için
adeta gettolaşmış BarışaRock'ın ''farklı'' olan herkes için ''başka bir dünya mümkün'' inancını güçlendirdiği oldu. Tabiki homofobinin ve cinsiyetçiliğin her yerde ve her koşulda lgbtt bireyleri ve kadınları kuşattığı düşünülürse BarışaRock'da da zaman zaman homofobik ve cinsiyetçi durumlarla karşılaşıldı ama özgürlüğü 3 gün için bile olsa hissedebilmek herkes için mutluluk vericiydi.









22 Ağustos 2007 Çarşamba

*Nefret Cinayetlerine Son!

Basın ve Kamuoyuna!

Üzgünüz…

Türkiye’de travesti ve transeksüel olmak zor. Her an ölümle yüz yüzesin. Gün geçmiyor ki bir arkadaşımız bıçaklanmasın, darp edilmesin, öldürülmesin.

Ece de bizim arkadaşımızdı. Ece, fuhuş yapmak zorunda kalan tüm travesti ve transeksüeller gibi, her gün evden çıkarken, “bugün eve geri dönebilecek miyim?” diyerek çıkıyor. Eve döndüğünde ise bir gün daha yaşadığı için, bir gün daha “bedenini satmak zorunda kaldığı için” şükrediyordu.

Hayatın baharında baharı beklerken ölüm buldu Ece’yi.. Biz çok şey istemiyoruz. Ece’ler ölmesin, Ece’ler öldürülmesin, Ece’ler yaşasın. Ece’ler mutlu olsun istiyoruz.
Hayatlarımızın bir değeri yok. Sırf cinsel yönelimimiz, cinsiyet kimliğimiz nedeniyle öldürülüyoruz. Bize yönelik işlenen suçlar “adi” suçlar kapsamında ele alınıyor.
Eşcinsel, travesti ve transeksüellere yönelik işlenen suçlarda “ağır tahrik indirimi” ile insanlar suça teşvik edilmemeli. LGBTT bireylere yönelik işlenen suçlar, “nefret suçu” olarak tanımlanmalı ve cezalandırılmalıdır.

Sevgili Ece, seni kötülüklerden, insan hakları ihlallerinden, ayrımcılıktan ve cinayetten koruyamadığımız için üzgünüz.
Hepimizin başı sağ olsun.

LGBTT Bireylerin İnsan Haklarını İzleme ve Hukuk Komisyonu:
Kaos GL Derneği
Pembe Hayat LGBTT Derneği
Lambdaistanbul LGBTT Derneği
Kaos GL İzmir
MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu


*Nefret Cinayeti: Kişilerin kimlikleri, yönelimleri yada etnik, dinsel, ırksal v.b kökenleri dolayısıyla öldürülmesidir. Nefret denilmesinin sebebi katilin öldürme sebebi olarak ayrımcılık ideolojisiyle kişinin veya grubun kimliğinden ve/veya etnitesinden rahatsızlık duyduğunu (nefret ettiğini) söylemesi yani ayrımcılık ideolojisi etkisinde kalarak cinayet işlemesidir.

20 Ağustos 2007 Pazartesi

BarışaRock'da Buluşuyoruz!





Barışarock, barış için rock bu sene 5. yaşını 60’ın üzerinde grupla ve çeşitli etkinliklerle kutluyor. Bu sene ilk defa bizler de MorEl Eskişehir olarak standımızla festivalde yer alıyor; homofobiye, cinsiyetçiliğe, tüm ayrımcılıklara ve savaşa hayır diyerek sesimizi yükseltiyoruz. Herkesi 24–25–26 Ağustos’da İstanbul-Sarıyer’de Mehmet Akif Ersoy Parkı’nda gerçekleşecek festivalde ki standımıza davet ediyoruz.

2003'te müziğin küreselleşmenin halkla ilişkiler etkinliği haline getirmeye çalışan bir çokuluslu şirkete karşı başlatılan karşı festival, 5. senesine kendi gündemini ve kendi geleneğini yaratmış, Türkiye'nin en büyük müzik festivali ve en önemli barış eylemlerinden biri olarak giriyor.

Karşı Festivalde her sene olduğu gibi bu sene de her nota, her ses, her slogan, her çaba Bushgillere karşı. BarışaRock'ta bütün melodiler, savaşa, işgale, işgalciye karşı.

''Onlar bir avuç petrol tüccarı, silah satıcısı, çokuluslu şirket bürokratı. Biz dünyanın bütün sokaklarında, bütün meydanlarında, tüm o güzel şarkılarımızla ABD müdahalelerine, sendikasızlaştırmalara, paralı eğitime, cinsiyetçi baskılara, ırk ayrımcılığına, yoksulluğa, açlığa, adaletsizliğe, militarizme, özelleştirmelere, küresel iklim felaketine, milliyetçiliğe, nükleer santrallere direnenlerdeniz...'' diyerek yola çıkılan festival küresel direnişin bir parçası, barış, adalet, eşitlik, özgürlük ve dayanışmadan yana inisiyatif alıyor.

Birçok şehirden katılımın sağlandığı Barışarock’a her sene olduğu gibi bu sene de Eskişehir’den Barışarock Eskişehir Kollektifi’nin organizasyonuyla ulaşım sağlanabiliyor. Barışarock Eskişehir Kollektifi’nden Murat Yalçın’a organizasyon hakkında ulaşmak için;
murtyalcin@hotmail.com
Barışarock web sayfası ve ayrıntılı bilgi için;
http://www.barisarock.org

1 Ağustos 2007 Çarşamba

Gizli Sansürün 'Öykü'sü!

Yine ve yeniden sansür iftiharla sunar. Tüm Eskişehir televizyonlarında bir başyapıt; ''Bursa Gökkuşağı LGBTT Derneği Başkanı Öykü Evren'in Show TV Anahaber Bülteni Sırasında Yayın Bağlantısının Kopması''. Bu sansürü kaçırdıysanız üzülmeyin başka bir ''LGBTT'' haberinde yine bekleriz.
Tıpkı CNN Türk'te yayınlanan Cosmopolis programının Türkiye'de eşcinseller bölümünün yayını sırasında bağlantının kopması ve görüntünün ancak program bittikten sonra gelmesi gibi bugün de Show TV anahaber bülteninde Öykü Evren'in haberi sırasında yayın kesildi ve tesadüf bu ki bu haber bittikten hemen sonra bülteni izlemeye devam etti tüm Eskişehir'liler. Kim bilir belki daha birçok şehirde de aynı şeyler bu dakikalar içinde yaşanmış olabilir. Gizli sansür yüzünü bir kez daha gösterdi. İşin belki de trajikomik tarafı habere henüz girilmişti ve duyabildiğimiz ilk kelimeler şöyleydi: ''eşcinseller susmaya..'' Eşcinseller susmayacaktı ama geç olmuştu artık, çoktan sansürün gri bulanık görüntüsü ekranda yerini almış derin bir sessizlik ekranı kaplamıştı bile. Haberin konusunun Öykü'yle ilgili olduğunu öğrendik o kadar. Gerisini de merak etmemek lazım, ne olur ne olmaz beynimizi de sansürler sonra belli mi olur.
Gizli sansür belki de lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüeller için artık çok daha önemli bir engelleyici haline geldi. Burada önemli olan haberin kime ya da neye ait olduğundan çok haber alma özgürlüğümüzün birileri tarafından keyfi olarak engelleniyor oluşunun çok büyük bir demokrasi ve insan hakları sorunu olması… Peki suçlu kim? Kim bu sansürcüler? Orası büyük bir sır, kim gururla açıklar ki ben yaptım diye… Bakalım bundan sonraki sansürü ne zaman izleyeceğiz?


Ozan Gezmiş'in eskisehirgundem.com'da yayınlanan haberidir.