Translate

28 Aralık 2010 Salı

FACEBOOK'TA SALDIRIYA UĞRADIK!



MorEl Eskişehir facebook grubu bugün(28.12.2010) itibariyle kapatılmış bulunmaktadır. Grup kapatılmakla kalınmamış grubun yöneticisi olarak gözüken tüm arkadaşlarımızın da facebook adresleri kapatılmıştır!


LGBTT bireylerin hak ve özgürlük mücadelesini veren bir grubun hangi gerekçeyle kapatıldığını bilmiyoruz. Bunu sadece grubumuza yapılmış bir saldırı olarak da görmüyoruz. MorEl grubunun kapatılması tüm LGBTT bireylerin örgütlenme özgürlüğüne yapılmış bir müdahaledir! 

Grubumuzun ve MorEl gönüllüsü arkadaşlarımızın adreslerinin kapatılmasından ötürü facebook yönetimini kınıyoruz! En kısa zamanda grubumuzun yeniden açılmasını ve üyelikleri iptal edilen MorEl gönüllüsü arkadaşlarımızın hesaplarının tekrar verilmesini talep ediyoruz!

Mücadelemiz her türlü engellemeye karşı her zaman devam edecektir! 

Örgütlenme hakkımız engellenemez!


7 Aralık 2010 Salı

MorEl'li Kadınlar "İllet"le Buluştu!

“İllet lezbiyen, biseksüel, queer, interseks, trans odaklı haz ve direnişten yana bir antiotoriter otonomdur. İllet geceleri baykuş görüntüsüne bürünen bir canavar, ortaçağda yakılan bir cadı, ataerkiye musallat bir feminist, kadın partisine de kahvehaneye de alınmayan trans-erkektir. Gazetelerde “katil lezbiyen”, “eli satırlı travesti”dir. Yok saydığımız arzularımız, kimliklerin üzerimizde yarattığı baskı, dans etmek isteyen devrimcidir...” tanımıyla oluşan İllet grubu, 4 Aralık’ta Eskişehir’deki MorEl LGBTT Oluşumundan ve Sosyalist Feminist Kolektif’ten yol arkadaşlarıyla bir araya geldi.
 
Isınma oyunlarıyla başlayan etkinlik, beden atölyesinin ardından söyleşiyle devam etti. Otuz kişinin katılımıyla gerçekleşen buluşma, doğaçlama ritm atölyesiyle sona erdi.
Katılımcılar atölyeyi beğendiklerini ifade etti.
İllet ekibinden Gülkan: “İlk defa İllet adıyla bir etkinlik yaptık. Bana göre bu buluşma lezbiyen, biseksüel kadınlarla/translarla yola çıkmış yolda başka arkadaşlarını bulmuş güzel bir karşılaşmaydı. İstanbul’dan gelen bir grubun Eskişehir’deki başka bir gruba eğitim vermesi gibi değil, yolda olanların bir araya gelmesiydi. Birbirimizden hem konuşarak hem de bedenlerimizle kendimize ve diğerlerine dair çok şey öğrendik. Atölye çıkışı hem birlikte güçlendiğimizi hem de kırılganlıklarımızı paylaştığımızı hissettim. İkisi bir arada olduğu için sahici bir karşılaşmaydı. Bundan sonra da hem İstanbul’da hem de başka şehirlerdeki arkadaşlarla bir araya gelmek gündemlerimiz arasında. İllet hem güncel LGBTT politikasına dahil olarak hem de birbirimizi dinleyerek yol almaya devam edecektir. Buna enerjisi olan bir grup ortaya çıktı.” dedi.
Katılımcılardan Zehra Sarrafi: “Eskişehir katılımı sıcak ve istekliydi. Beklentim yoktu ama bir sürü şey öğrenmiş oldum. Beden atölyesine konsantre olamadığım için yarıda bıraktım ama izleyen birisi olarak bile yoruldum. O enerjiyi ben de hissettim. Kadınlarla bir arada olmak dayanışma hissini yaşattı. Daha sık yapılmasını istiyorum. Bu dinamik kaybolmamalı.” dedi.
 
Morel LGBTT oluşumundan Eylül Çevgen: “Atölye çok güzeldi. Daha önce böyle bir atölyeye katılmamıştım. Eskişehir’deki kadınlarla bu tarz atölyeler yapmak isterim. İnsanın kendisinin düşünmesine, çok şeyin fark etmesine yardımcı oluyor. Karşı tarafı hiç dinlemediğimi hep kendimin konuştuğunu fark ettim mesela. Çok nötr gelmiştim. Ne olacağını bilmiyordum. Sadece çok güzel olacağından emindim. Gayet de güzel geçtiği için, kimse de hüsran yoktu.”
Ritim atölyesi düzenleyicilerinden Pınar Büyük: “Ben daha önce böyle bir atölyeye katılmıştım ama ilk defa bir atölye modere ettim. Çok heyecanlıydı herkes, sorgusuz sualsiz ritme katılmaları çok güzeldi. Amacımız ortak bir üretimle kapatmaktı. Bunu gerçekleştirmiş olduk. Orada olan herkesin sayesinde beden atölyesinden sonra keyifli bir kapanış oldu.”

1 Aralık 2010 Çarşamba

Film Gösterimimize Davetlisiniz!

"RENT"


Pulitzer ve Tony ödüllü müzikal, ‘80’lerin sonunda New York’un doğu yakasında hayatta kalmaya, kiralarını ödemeye çalışan sekiz arkadaşın duygusal öyküsü. Hayatlarını sevgi kıstasına göre değerlendiren sekiz dost, bir yandan yoksulluk, çaresizlik ve hastalıklarla boğuşurken diğer yandan idealleri ve rüyalarını gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Farklı etnik kökenlere ve cinsel yönelimlere sahip arkadaşlar arasında bir öğretmen, bir dansçı, bir avukat, bir tiyatrocu, bir şarkıcı ve çoktan ruhunu şeytana satmış bir ‘yuppie’ de vardır...

Hep birlikte ilk önce "Rent" filmini izliyor, ardından 1 Aralık Dünya Hiv/Aids günü nedeniyle hiv/aids üzerine bir sohbet gerçekleştiriyoruz. Etkinliğimize herkes davetlidir!

Tarih: 05.12.2010 - Pazar

Saat: 13:00

Yer: STGM(Sivil Toplum Geliştirme Merkezi)
Deliklitaş Mah. Gürman Sok. No:16 Eskişehir
        (Hamamyolu’nda LC Waikiki Mağazası’nın yanından içeri sokağa girin ileride sağda Eskişehir Sivil Yerel Oluşumu(ESYO)’nun bulunduğu binanın 2.katı)

30 Kasım 2010 Salı

İLLET ESKİŞEHİR BULUŞMASI

Sesimizle/bedenimizle konusuyoruz/dinliyoruz 


DELİ DELİ, SERE SERPE, USUL USUL konuşup, DERİN DERİN birbirimizi
dinliyoruz...

Her birimiz farkli yerlerden geliyoruz, kimimiz mordan, kimimiz turuncudan, kimimiz maviden, kimimiz yesilden, kimimiz kirmizidan, kimimiz saridan...

Bir gunlugune Eskisehir`de bulusup, birbirimizin renklerine degsek, dokunsak, her renge bulansak ve anlatsak renklerimizi, dinlesek birbirimizi, dinlensek?


Lezbiyen, biseksüel kadınlar/translar olarak

Durup beraber "DİNLEN"iyoruz!


Icerik:

Isinma oyunlari
Beden atolyesi
Soylesi/dinlesi
Dogaclama ritim atolyesi


..........................
...............

Tarih: 4 Aralık 2010 Cumartesi
Yer: EGEV (Eskişehir Gelişim Vakfı) , Cumhuriye Mh. Yıldırımer Sk. Özşahin Apt. 28/1 Eskişehir
Saat: 13:00 - 18:00
iletişim için: illetler@gmail.com
Tel:             0555 565 78 85      

Not: Atolye icin rahat hareket etmeye uygun kiyafetler giyilmesini oneririz.

--------------------------
-----------------------

İllet nedir?

llet geceleri baykuş görüntüsüne bürünen bir canavar, ortaçağda yakılan bir cadı, ataerkiye musallat bir feminist, kadın partisine de kahvehaneye de alınmayan trans-erkektir. Gazetelerde “katil lezbiyen”, “eli satırlı travesti”dir. Yok saydığımız arzularımız, kimliklerin üzerimizde yarattığı baskı, dans etmek isteyen devrimcidir...

illet lezbiyen, biseksüel, queer,interseks, trans odaklı haz ve direnişten yana bir antiotoriter otonomdur.

--------------------------
---------------------------

27 Kasım 2010 Cumartesi

MorEl'li Kadınlar Sokaktaydı!

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü dolayısıyla bir araya gelen kadınlar, şiddetin her türlüsüne karşı sokaklara çıktı.
 
Eskişehir Kadın Platformu, kadın cinayetlerine karşı yürüttükleri kampanyayı 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü’nde de devam ettirdi.

Yediler Parkında buluşan kadınlar, Hamam yolundan Adalar Migros önüne kadar sloganları ve zılgıtlarıyla yürüdüler.

EDKP (Eskişehir Demokratik Kadın Platformu) üyesi Fatma Aslan grup adına açıklamasında ise şunları söyledi: “Sofrada kocasının istediği tuzluğu zamanında uzatmadığı, yabancıya saat sorduğu, beyaz tayt giydiği, ayrılmak istediği için her gün en az üç kadın, babası, kocası, sevgilisi veya tanıdığı erkekler tarafından öldürülüyor. Kendilerini bedenimizin ve yaşam hakkımızın tek söz sahibi olarak gören erkekler tarafından, etnik veya sınıfsal kökenimize bakılmaksızın, nerede yaşadığımızın hiçbir önemi olmadan sadece kadın olduğumuz için katlediliyoruz. Eskişehir Demokratik Kadın Platformu olarak bir kez daha diyoruz ki yaşananlar “münferit” veya “tesadüf” değil erkek şiddetidir.”

“Erkek Vuruyor Devlet Koruyor, Biji Biratiye Gelan, Nefret Cinayetleri Politiktir, Kadına Yönelik Şiddete Son, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz” sloganlarıyla süren yürüyüş, basın açıklamasından sonra sona erdi.

Tepebaşı Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir Barosu, Kent Konseyi Kadın Meclisi, OGÜ Kadın Araştırmaları Merkezi, Eskişehir Demokratik Kadın Platformu, Lions Kulübü ve Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformunun katkılarıyla hazırlanan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü haftası 27 Kasım Pazar günü sona erecek.

Eskişehir Demokratik Kadın Platformunun “Yasta Değil İsyandayız! Tüm Kadın Cinayetlerini Durduracağız!” başlıklı basın açıklamasının tam metni:

Bugün Türkiye’de her gün en az 3 kadın erkekler tarafından öldürülüyor. Yetkililerin "münferit" olduğunu iddia ettiği kadın cinayetleri Türkiye'de son yedi yılda yüzde 1400 arttı.
Sofrada kocasının istediği tuzluğu zamanında uzatmadığı, yabancıya saat sorduğu, beyaz tayt giydiği, ayrılmak istediği için her gün en az üç kadın, babası, kocası, sevgilisi veya tanıdığı erkekler tarafından öldürülüyor. Kendilerini bedenimizin ve yaşam hakkımızın tek söz sahibi olarak gören erkekler tarafından, etnik veya sınıfsal kökenimize bakılmaksızın, nerede yaşadığımızın hiçbir önemi olmadan sadece kadın olduğumuz için katlediliyoruz. Eskişehir Demokratik Kadın Platformu olarak bir kez daha diyoruz ki yaşananlar “münferit” veya “tesadüf” değil erkek şiddetidir.
Eskişehir Demokratik Kadın Platformu olarak kadın cinayetlerine sessiz kalmayacağız. Öldürülen bütün kadın katillerinin peşini bırakmadık ve bırakmayacağız. Eskişehir’de geçtiğimiz 11 Ayda 10 kadın, Ağustos ayı itibariyle 4 kadın katledildi. Fatma, Nevin, Mediha ve 11 yaşındaki Öznur. Haftalarca kız kardeşlerimizin katillerine, bu cinayetlere izin veren Eskişehir Emniyetine ve Eskişehir Valiliğine karşı eylemler yaptık. Öldürülen kız kardeşlerimizin en yakınlarıyla birleştik, mücadelemizi ortaklaştırdık, kadın katillerine karşı sokaklara çıktık ve haykırdık.

“Kadın cinayetleri durana kadar karşınızda olacağız!”
Yasa koyucu ve uygulayıcılarının çoğunlukla erkek olduğu bir ülkede haksız tahrikin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği, hangi eylemin haksız tahrik olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği gibi ısrarla üzerinde durduğumuz problemler, ancak cinsiyetçi yaklaşımdan uzak uygulamalar ve yasal boşlukların kadınlar lehine yapılacak düzenlemelerle doldurulmasıyla aşılacaktır. Kadın cinayetlerinde faillerin en yüksek ceza ile cezalandırılmasının sağlanması için mücadele etmek, erkek egemen sistemin bir şekilde kadın katillerini ödüllendirdiği cinsiyetçi bakış açısını değiştirmek ve sonuç olarak kadın cinayetlerinde faillerin haksız tahrik indiriminden faydalanmasına engel olabilmek için mücadelemize ve kadın cinayeti davalarında “taraf” olmaya devam ediyoruz.

26 yıldır korkunç sonuçlarını yaşadığımız savaş daha fazla ölüm, daha fazla acı, daha fazla yangın, daha fazla erkek şiddeti üretmeye devam ederken “KCK operasyonu” olarak yansıtılan operasyonda da tutuklananların çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır. Bu durum Kürk kadınlarının mücadelesine, demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürüten kadınlara karşı bir saldırıdır. Eskişehir Demokratik Kadın Platformu olarak hükümet ve askeri yetkilileri, tek taraflı eylemsizlik kararına yanıt vermeye, barışın koşullarını hemen oluşturmaya çağırıyoruz. Operasyonların durdurulmasını ve barış görüşmeleri için derhal adım atılmasını, aralarında, birçok kadının da bulunduğu barış grubu üyeleri ve Kürt siyasetçilerin serbest bırakılmasını istiyoruz.

Günümüzde basında ve TV’de yer alan program, dizi ve haberlerde cinselliğin bir "tecavüz" olarak yaşanması ve yaşatılması sürecini destekleyen yayınların sayısı son derece artmıştır. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığı yeniden üreten yayıncılık anlayışına son verilmesini istiyoruz. Daha üç gün önce İzmir Alsancak’ta, bir üniversite öğrencisi iki kişinin tecavüzüne uğradı. Okul harçlığını çıkarmak için çalışan üniversiteli genç bir kadın, iş çıkışında aynı yöne gidiyoruz diyen iki kişinin arabasına arkadaşıyla birlikte bindi. Arkadaşı dövülerek yol kenarına atılırken, genç kadın iki kişinin tecavüzüne uğradı. Tecavüzü besleyen ve meşrulaştıran yayınların yanı sıra tecavüzü karikatürize ederek bu suça ortak olan programların da yayından kaldırılmasını, tecavüz olaylarının önlenmesi için gerekli her türlü tedbirin alınmasını talep ediyoruz.

Bu 25 Kasım’a gelirken de tüm hızıyla devam eden nefret cinayetlerinin ve şiddetin sona ermesi için, sadece katillerin bulunmasını değil, nefreti üreten, meşrulaştıran ideolojinin de değiştirilmesi için gerekenin yapılmasını talep ediyoruz. Katillere ceza indirimi veren bir hukuk düzeni değil, lgbtt bireylere yönelik baskı ve ayrımcılıkları engelleyen bir hukuk düzeni talep ediyoruz.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’nde de diğer günlerde olduğu gibi dünya üzerinde her alanda erkek şiddeti son bulana ve erkek egemen sistemin tüm izleri silinene kadar, sesimizi her geçen gün daha da yükseltmeye devam edeceğiz.

Fotoğraflar: Yunus

25 Kasım 2010 Perşembe

25 Kasım'da Yürüyoruz!

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’nde sesimizi yükseltmek için saat 17.00'de Eskişehir'de Hamamyolu, Yediler Parkı'nda buluşuyoruz!


Tüm kadınları yürüyüşümüze davet ediyoruz!

MorEl'li Kadınlar 

22 Kasım 2010 Pazartesi

Lambdaistanbul Aile Grubu(LİSTAG) 2. defa Eskişehir'de!


LİSTAG'dan gelen aileler ile ikincisini gerçekleştireceğimiz buluşmaya ailesinde eşcinsel, biseksüel, travesti veya transseksüel(lgbtt) bir yakını olan herkes davetlidir. 


Etkinliğimiz SADECE lgbtt bireylerin ailelerine açık olacaktır! 


Tarih: 28.11.2010 / Pazar 
Saat: 14:00
Yer:  Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı Toplantı Salonu
İletişim için: Atılım - 05414853623

15 Kasım 2010 Pazartesi

Buse'nin sesini dünya duyacak!


Transseksüel Buse Kılıçkaya, 'Türkiye'de LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel) bireylerine uygulanan şiddet' konusunda konuşma yapması için BM'den davet aldı. 


Pembe Hayat Derneği'nin de kurucu üyesi olan Buse Kılıçkaya böylece, 'BM çatısı altında konuşan ilk Türkiyeli transseksüel' sıfatıyla tarihe geçecek.

Buse Kılıçkaya'nın BM çatısı altında dünya ülkelerine konuşacağı tarih, Dünya İnsan Hakları Günü de olan 10 Aralık. Kılıçkaya, yaklaşık 50 ülke delegasyonuna hitaben yapacağı konuşmasını Türkçe gerçekleştirecek. 

Kılıçkaya, başta gey, lezbiyen, biseksüel ve transseksüel ve travestilere yönelik ayrımcılık ve işlenen cinayetleri dile getirecek.

Davete ilişkin 'Bu Türkiye için bir ilk' diyen Kılıçkaya şöyle devam etti:  'BM'nin organizasyonuna dünyadan 3 LGBT aktivisti katılacak. Bunlardan bir tanesinin de bizim ülkeden olması kararlaştırıldı. Türkiye'de yaşayan bir LGBT aktivisti olmam ve birçok kez ihlale uğramam nedeniyle bu daveti aldığımı sanıyorum.' 

Kılıçkaya, ihlallerle mücadele ederken kendisinin de birkaç kez ihlale uğradığını da vurgulayarak, 'Keyfi olarak gözaltına alındım. Polise mukavemet iddialarıyla mahkemelere verildim. Benim şikayetim kabul edilmiyor şikayet ettiklerimin davaları kabul ediliyor' diye konuştu.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Nefret Cinayetlerine Son!


Evlerinize, işyerlerinize, kafelerinize, otobüslerinize almadığınız bir trans kadın daha öldürüldü!

Yolda yanınızdan geçerken alay edip, güldüğünüz; bakışlarınızla taciz ettiğiniz bir trans kadın daha öldürüldü!

Geceleri keyfiyeten alıkoyduğunuz, kötü muamele ettiğiniz, gördüğünüz yerde 'Kabahatler Kanunu'ndan cezalar kestiğiniz bir trans kadın daha öldürüldü!

Bu cinayetler hepinizin! Geçen aylarda Bursa’da öldürülen İrem’in annesinin söylediği gibi “koca dünyaya sığdıramadığınız” trans kadınların öldürülmesinde tüm bunların payı ne kadar, hiç düşündünüz mü?

Serap’ı da kaybettik…

İzmir’de, Yeşildere mevkiinde, vahşice bir cinayetle katledildi. Yaşanan onlarca cinayete bir yenisi daha eklendi. Çünkü trans kadınların yaşama hakkının tanınmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu yüzden katiller, yakalandıklarında ceza indirimleri ile ödüllendiriliyorlar. Oysa yüzlerce kere tekrarladığımız üzere; bizler, bu ülkede 'Nefret Suçları Yasası'nın saldırganlar için caydırıcı işlev görebileceğini ve cinayetleri önleyebileceğini düşünüyoruz. Ancak mecliste bu yönde hiç bir çalışma yok!

Trans kadınları öldürmek hakkına sahip olduğunu zanneden katillere 'Ceza Arttırımı'nı öngören yasalar düzenlenmeli!
Yasa yapıcılar, yasa uygulayıcılar, 'Nefret Suçları'nın, bir arada yaşama kültürüne verdiği zararı görmeli!

Bu cinayetlerdeki cinsiyetçi, homofobik, transfobik saiklerin; gerçek motivasyonunun ortaya çıkarılmaması, göz ardı edilmesi; etkili soruşturma yapılmaması, 'Devletin Pozitif Yükümlülükleri'nin ihlalidir. Her cinayetten sonra, katillerin “indirimli” cezalandırılması, trans kadınlara yönelik ayrımcı zihniyeti pekiştirirken; öldürülenlerle aynı kimliği paylaşanlar tarafından hissedilen korku ve tedirginliği de büyütmektedir.

Uzun yargı sürecinde; katillerin, farklılıklara yaşam hakkı tanımayan homofobi ve transfobileri yerine, mağdurların yaşam şeklinin sorgulanması;cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinin gerek yetkililerce, gerek medya tarafından hakaretle eşdeğer anlamlarda kullanılmaları; bu cinayetleri cesaretlendirici mesajlar vererek, homofobi ve transfobiyi öldürücü düzeylere çıkarmaktadır.

Bizler aşağıda imzası bulunanlar olarak,

Serap'ı, Azra’yı, Melek’i, Çağla’yı, Ebru’yu, İrem’i ve öldürülen diğer tüm trans kadınları unutmadık.

Cinayetlerin etkili bir şekilde soruşturulmasını,
Katillerin indirimlerle ödüllendirilmemesini,
'Nefret Suçları Yasası'nın bir an önce düzenlenmesini istiyoruz!

Yetkililerin, bu cinayetleri önleme yolunda çalışmalara başlamaları için kaç kişinin daha öldürülmesi gerek!
Bunca ölüm yeter !
Basın Açıklaması Tarihi ve Yerleri : 
İzmir'de ;(13 Kasım Cumartesi) bu gun,Saat 18:30 'da, Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerindeki Erbil Süel önü.
Ankara'da ;(13 Kasım Cumartesi) bu gun,Saat 18:00'da ,Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı Önü
Dayanışmayla...

Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBT Derneği
Hevjîn Diyarbakır LGBTT Oluşum
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
Kaos GL Derneği
Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği
MorEL Eskişehir LGBTT Oluşumu
Amargi İzmir

7 Kasım 2010 Pazar

MorEl, Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Toplantısındaydı!

Avrupa Parlamentosu LGBT Hakları Komisyonu Eş Başkanı Ulrike Lunacek, İstanbul'da yapılan "Avrupa'daki Türkiye" toplantısında Türkiyeli LGBT örgütlerin temsilcileri ile görüştü.
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu’nun, Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlediği ‘Avrupa’daki Türkiye’ başlıklı uluslararası toplantısı hafta başında İstanbul Kongre Merkezinde gerçekleşti. İki gün süren toplantılara Türkiye ve yurtdışından birçok dinleyici katıldı.
  
Avrupa Parlamentosu LGBT Hakları Komisyonu Eş Başkanı Ulrike Lunacek, Buluşmanın ilk gününde, Hevjin Diyarbakır LGBTT Oluşumu, İstanbul LGBTT Sivil Toplum Girişimi, Kaos GL Derneği, Lambda İstanbul LGBTT Derneği ve MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu’ndan aktivistlerle görüştü.
Türkiye’deki LGBTT hareketinin karşı karşıya kaldığı sorunlar ve hareketin kazanımları üzerine konuşulan toplantıda, LGBTT bireylerin yaşadıkları zorluklar anlatıldı. Referandum sonrası gelinen noktadan da bahseden aktivistler, somut adım istediklerini belirttiler.

“Referandum sonra sanki % 58’in dışında kalanlar değişim istemiyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Bu doğru değil, Eşcinseller de, Aleviler de, Kürtler de değişim istiyor. Ama sorun şu ki Hükümet, Türkiye’de değişim isteyen kesimlerle, sorunların özneleri ile diyaloga geçmiyor.” diyen Ali Erol anayasada istedikleri değişimlerden de bahsetti. “Kadınlarla beraber taleplerimizi meclise sunarken, “cinsel yönelim” ibaresi Cemil Çiçek engeline takılarak taslaktan çıkartıldı” diye ekledi.
İstanbul LGBTT Sivil Toplum Girişimi’nden Demet Demir ve Şevval Kılıç ise travesti ve transseksüellerin yaşadıkları zorlukları, şiddeti ve nefreti anlattı. Devlet tarafından maruz kaldıkları ayrımcılığı ve polis tarafından karşılaştıkları keyfi uygulamalarından bahsettiler. “2007’deki psikolojik destek almalısınız dayatması, teşhircilik kapsamında, kabahatler kanununa dönüştü” diyen Demir, seks işçiliğinden dem vuran devletin, çalışma alanı yaratması gerektiğini vurguladı.

Bu gündemlerin dışında askerlik, kadın cinayetleri, görünürlük gibi başlıkların konuşulduğu toplantı, Ulrike Lunacek’in ilerleme raporunda bunlara yer vereceğini, gerektiğinde Türkiye Hükümeti’ne protesto mektupları yollayacaklarını söyleyerek sona erdi.

Haber: Pelin Dutlu

25 Ekim 2010 Pazartesi

MorEl Etkinliği: "Kavramlar Atölyesi"


“Gey, lezbiyen, biseksüel, transeksüel, travesti, transgender, cinsel kimlik, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, queer, trans birey, interseks, ibne, eşcinsel, homoseksüel, heteroseksüel, heteroseksizm, homofobi, transfobi, bifobi, heteronormatif … ”


Bizi tanımlayan kavramlar hangileri? Tüm bu kavramlardan bahsederken anlamlarını ne kadar biliyoruz? Peki, hayatlarımızda bu kavramları nasıl anlamlandırıyoruz?

Kavramlardan neler anladığımızı tartışacağımız Kavramlar Atölyesine herkes davetlidir!

“Cinsiyet Belası” video gösterimi ile 16:00’da başlayacak olan atölyemiz, kavramları sorgulayacağımız bir atölye oyunu ve tartışmanın ardından saat 20:00’da sona erecektir.
Tarih: 31 Ekim 2010 - Pazar
Saat: 16:00 – 20:00
Yer: STGM(Sivil Toplum Geliştirme Merkezi)
        Deliklitaş Mah. Gürman Sok. No:16 Eskişehir
        (Hamamyolu’nda LC Waikiki Mağazası’nın yanından içeri sokağa girin ileride sağda Eskişehir Sivil Yerel Oluşumu(ESYO)’nun bulunduğu binanın 2.katı)

21 Ekim 2010 Perşembe

Nefret ve Düşmanlık Sergilemek İfade Özgürlüğü Müdür?

Amerika’da belki çok uzun zaman sonra, özellikle beyaz ve sistem müttefiki vatandaşları için demek daha doğru olacaktır, ifade özgürlüğü konusu tartışılır oldu. Tartışmanın nedeni ise eşcinsel oğlunu Irak’ta kaybeden bir babanın ‘Tanrı ibnelerden nefret ediyor’ şeklinde açıklama ve protestolar yapan bir kiliseye açtığı dava. Dava şu an Yüksek Mahkemede zira ilk önce kiliseye açtığı tazminat davasını kazanan babanın acısını az bulan(!) Temyiz mahkemesi kararı bozarak açıklamaları ifade özgürlüğü kapsamında buldu ve kilise liderine babanın tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti yani özgürlükler ülkesi Amerika, vicdanı hapsedip nefreti özgür kıldı… Şimdi ise babanın tekrar itirazı ile Yüksek Mahkeme’ye taşınan davanın akıbetinin bundan sonraki benzer nefret suçları davalarında emsal teşkil etmesi bekleniyor.

Bugün Amerika’da bir babanın nefretle mücadelesi sürerken 15 Ekim’de Türkiye’de meclisin önünde  lgbtt örgütlerince ortak bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasının konusu oldukça tanıdık: nefret… Her gün nefreti hisseden, yaşayan lgbtt bireyler ve nefretten muzdarip olan herkes için “nefret suçlarıyla mücadele” yasası talebi bir kez daha dile getirildi. Türkiye’de kimilerine göre var olmayan, var olsa da talepleri bize ulaşmadı denilen lgbtt bireyler duymayanlar, ağır işitenler için bu sefer meclisin hemen önünden seslendiler: ‘Buradayız ve nefret hepimizi öldürüyor!’

Nefreti içselleştirmiş bir toplum inşası hiç kuşkusuz bir dönemin popüler idealarından. Halkın kolay manipule olduğu ve kitlelerin kolay yönetilebilmesi için gereken kesinlikle nefretti ve hemen yanı başındakinden şüphe duyman ve onu düşman olarak görmen çaresizlik hissi yaratarak daha güçlü bir dost, müttefik arayışına itiyordu insanı. Bunun keşfi ile iktidar gücünün ‘dost’a çevrilmesi, yanındakinden nefret ederken uzağındaki bir güçle sürüklenmek bu toplum için öyle çok uzun vakit alan bir dönüşüm olmadı. Birbirinden korkan ve birbirine güvenmeyen insanların gücün dostluğuyla vatanseverleşmesi nesnellikten çok uzak arzulaşmış bir fetiş oluvermişti hem de sadece bir gecede gelen darbenin arkasından. Yanındakine düşman olmayan birkaç azınlığa ise çok şey borçluyuz. Unutturmadıkları ve hatırlattıkları ile nefreti sorgulayabiliyoruz en azından şu an ama nefretin durmayan yükselişiyle verilen zarar her geçen gün artmaya devam ediyor…

Ahlak, millet, vatan gibi kimi değerleri yitirebileceğimiz korkusuyla ötekilere beslenen nefretin vicdanlarda açtığı yaralar çok derin. Amerika’da bir kilisenin, Türkiye’de bir bakanın açıklamalarıyla, gazetelerde yayınlanan köşe yazılarındaki yorumlarla nefret düşünceyi ve nihayetinde her şeyimizi esir alıyor. Nefretle mücadele için çıkarılması gerekli yasalar ise bu toplumun ve aslında tüm dünyanın en önemli gündem maddesini oluşturuyor. Kimi özgürlük değerlerini sorgulamaya gitmek ve nefrete meşru nedenler bulmak için ifade ve düşünceyi seçmek hiç kuşkusuz hangi coğrafyada olursa olsun tehlikeli bir oyun olacaktır.

Şimdi yeniden sormak lazım: Nefret ve düşmanlık sergilemek ifade özgürlüğü müdür?

Haber için tıklayınız

Ozan Gezmiş

11 Ekim 2010 Pazartesi

Film Gösterimimize Davetlisiniz!

Farklılıklarımızla bir arada yaşamı savunurken bile nefret karşımıza bir şekliyle çıkabiliyor. Peki, neden nefret ediyoruz bize benzemeyenlerden?

İlk önce “Nefret Suçu” filmini izliyoruz ve ardından hep birlikte nefret suçlarını konuşuyoruz, tartışıyoruz…
                                                                                         
Etkinliğimize herkes davetlidir!


Nefret Suçu
Film Gösterimi
  
  
Tarih:
17 Ekim 2010 - Pazar

Saat:
16:00

Yer:
Sivil Toplum Geliştirme Merkezi(STGM)
Deliklitaş Mah. Gürman Sok. No:16 Eskişehir
(Hamamyolu’nda LCW Mağazası’nın yanından içeri girin ileride sağda Eskişehir Sivil Yerel Oluşumu(ESYO)’nun bulunduğu binanın 2.katı)



10 Ekim 2010 Pazar

Bizlere Acilen Bir Yasa Lazım!

Pembe Hayat Derneği 15 Ekim'de TBMM önünde "Nefret Suçları Yasası"nın acilen çıkartılması için bir basın açıklaması gerçekleştirecek.

Pembe Hayat Derneği'nden yapılan çağrı şu şekilde:

"Bizlere Acilen Bir Yasa Lazım!
Basına ve Kamuoyuna;

Pembe Hayat Derneği* olarak, son dönemde trans bireylere yönelik gerçekleştirilen nefret cinayetleri konusunda son derece kaygılıyız.
Biz trans bireyler, istihdam, eğitim ve hizmetlere erişim gibi alanlarda yaşadığımız sistematik ayrımcılık pratikleri, polis şiddeti, ayrımcı mevzuat gibi sorunlar yetmezmiş gibi bir de, göz göre göre nefret cinayetleri sonucu öldürülmekteyiz ve sesimizi yetkililer duymamaktadır.

Yaşanan cinayetler sonrası kolluk kuvvetleri soruşturma aşamasında isteksiz davranmakta, zanlıların yakalanması sonrası kovuşturma evresinde adli birimler "ağır tahrik" indirimleri ile zanlıları ödüllendirmekte, yasa yapıcılar ve karar vericiler ise var olan ayrımcı mevzuatı değiştirmemekte ve tarafımızca talep edilen Nefret Suçları Yasası ve Ayrımcılık Karşıtı Yasa gibi çalışmalar için hiçbir adım atmamaktadırlar.

Bütün bu faktörleri de göz önünde bulundurarak, 15 Ekim 2010 tarihinde, saat 11.00'de TBMM önünde yasa yapıcı ve karar vericilerin gözleri önünde bir defa daha trans bireylerin maruz kaldığı nefret cinayetlerini protesto eden ve demokratik taleplerimizi dillendiren basın açıklamamızı yapacağız.

Türkiyeli bütün demokratik kitle örgütleri, hak savunucuları ve vatandaşları, trans bireylerin yaşadıkları hak ihlallerine karşı basın açıklamamıza katılmaya çağırıyoruz.

"Nefret"in değil, eşitlik ve adalet taleplerinin önemsendiği bir dünya için... 
-Basın açıklaması sonrasında Sakarya Caddesi'nde kamuoyunu yaşanan hak ihlalleri noktasında bilgilendirmek amacı ile stand açarak taleplerimizi dillendireceğiz. Ardından saat 17.00'de ise, çeşitli illerden katılım gösteren insan hakları savunucuları ile birlikte Sakarya Caddesi'nden Yüksel Caddesi'ne yürüyeceğiz.


*Pembe Hayat Lezbiyen Gey Biseksüel Travesti Transeksüel Dayanışma Derneği

Adres: Ataç 1 Sokak 3/8 Yenişehir, Çankaya, Ankara
Tel: 0312 433 85 17 - 0532 462 17 05
Fax: 0312 433 85 17
E-Posta: pembehayat@pembehayat.org
Web: http://www.pembehayat.org

Bilgi: Nefret suçu, bir kişiye veya gruba karşı ırk, dil, din, cinsiyet ve cinsel kimlik gibi önyargı doğurabilecek nedenlerden ötürü işlenen, genellikle şiddet içeren suçlar. Bu suçları engellemeye ve suç işleyenleri cezalandırmaya yönelik düzenlenmiş yasalara ise nefret yasası denir.

29 Eylül 2010 Çarşamba

MorEl yeni dönem açılış kokteylimize davetlisiniz!

Eskişehir'e yeni gelenler, bilenler, bilmeyenler, duyanlar duymayanlar, tüm lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel bireyler...

Birbirimizle tanışmak ve yeni dönemde hep birlikte neler yapabileceğimizi konuşmak üzere bir araya geliyoruz!

Çeşitli video gösterimleri eşliğinde gerçekleştireceğimiz kokteylimizle umut ediyoruz ki hep birlikte güzel bir etkinlik gerçekleştireceğiz.

3 Ekim Pazar günü saat 15:00’de başlayacak olan kokteylimiz 18:00’de sona erecektir.

Yer:     Sivil Toplum Geliştirme Merkezi(STGM)
Deliklitaş Mah. Gürman Sok. No:16 Eskişehir
(Hamamyolu’nda LCW Mağazası’nın yanından içeri girin ileride sağda Eskişehir Sivil Yerel Oluşumu(ESYO)’nun bulunduğu binanın 2.katı)

İletişim için; Eylül - 05063474357