Translate

15 Eylül 2007 Cumartesi

12 Eylül’ler Olmasın!

12 Eylül 1980 darbesinin yıldönümünde Eskişehir’de protestolar geçtiğimiz çarşamba günü 100’ü aşkın katılımcıyla gerçekleştirilen eylem yürüyüşüyle başladı. Protesto etkinliklerinin devamı olarak stant açılarak ‘‘15. madde kaldırılsın, darbeciler yargılansın!’’ imza kampanyası düzenlendi. 3 gün boyunca toplanan imzalar meclise gönderilmek üzere bugün postaya verildi ve standının önünde Eskişehir Demokratik Kadın Platformu(DKP) bir basın açıklaması gerçekleştirdi. DKP adına konuşan Pelin Kalkan darbenin sonucunda çok sayıda kadının işkenceye maruz kaldığını, tecavüze uğradığını ve öldürüldüğünü belirtti. Açıklamada o dönemde ‘‘Kürt, Ermeni, Sosyalist, Komünist,
Devrim, Eşcinsel, Transeksüel’’ gibi kelimelerin yasaklandığına ve darbeden sonra toplumun apolitikleştirilmeye çalışıldığına fakat baskıya karşı duruş olarak kadın hareketinin ortaya çıktığına dikkat çekildi.

Açıklamanın tam metni şöyle;

Darbe, bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak hükümeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işidir.
Darbe;
—Bir sabah sokağa çıkamamaktır.
—Kitaplarımızın yakılması, filmlerimizin toplatılmasıdır.
—Üzerimize doğrultulan silah, bedenimizdeki yaralardır.
—Fişlenmek, gözaltına alınmak, tecavüze uğramaktır.
ÖLÜMDÜR!

12 Eylül 1980 askeri darbesi, Türkiye toplumunu amerikan modeline uygun olarak yeniden kurmaya yönelik bir girişimdir. Özgürlüksüz, muhalefetsiz, bireyci, rıza gösteren bir toplum yaratmaya çalışmıştır.

80 darbesi öncesinde asker haklarını arayarak güçlenen muhalif sesi bastırarak yok etmeyi düşünüyordu. Bir gün Kenan evren ve işbirlikçileri kuşluk vakti çıkageldi… Tehlikeli gördüğü düşüncelerin ellerini bağladı, ağzını kapattı, ayaklarını prangaladı.

12 Eylül, çok renkliliğe ve çoksesliliğe karşı, ‘tek düşünce’nin zafer kazandığı bir dönemdir.

Bu dönemde, yasaklı kelimeler vardı, tehditti; yazılamaz, konuşulamaz, var olamazdı… İşte bu yüzden darbe döneminde 137 kadın yönetmenin filmi yasaklanmış, sayısız kitap toplatılıp yakılmıştır.
Peki, sizce neydi bu yasaklı kelimeler?
Kürt… Ermeni... Sosyalist… Komünist… Devrim… Eşcinsel… Transeksüel…

İşte tam da bu süreçte, duvarlarla kuşatılmaya çalışılan demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları, öğrenci grupları kadar kadınlar da bu kuşatmadan etkilenmiştir.

Toplumun apolitikleştirilmeye çalışıldığı, insan haklarının yok sayıldığı darbe sonrası dönemde kadın hareketi her ne kadar postalların baskısını hissetse de bir karşı duruş olarak ortaya çıkmıştır.

Ekonomik, askeri ve kamusal alanda uygulanan yöntemlerden, psikolojisi bozulan kadınlarda intihar vakaları gözlemlenmiştir.
Darbe döneminde kadınlar;
—Kasten yaralama ve öldürme,
—İşkence ve eziyet,
—Cinsel saldırıda bulunma,
—Tecavüze uğrama,
—Zorla hamile bırakılma,
—Zorla fuhuşa sevk etme gibi zaman aşımına uğramayan insanlığa karşı işlenmiş suçlara maruz kalmıştır.

Kadının gözlerinden, düşüncelerinden korkan, ataerkilliğin içine gizlenmiş eli silahlı darbeciler, işledikleri insanlığa karşı suçlarından ötürü, aradan 27 yıl geçmiş olsa da yargılanmalı, bu yargılanmanın önünde engel teşkil eden 15.madde kaldırılmalıdır.

Biz Eskişehir demokratik kadın platformu olarak diyoruz ki;
Toplum, 12 Eylül’ün giydirdiği deli gömleğini artık üzerinden çıkarıp atmalıdır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder